Güzellik kavramının ifade ettiği anlam, filozof ve sanatçı ve birçok düşünürün ilgilendirmiş ve güzel kavramı farklı düşünceler üreterek, günümüze kadar farklı bakış açılarıyla ele alınmıştır.

Bedenin sunum şekli ise bize tek bir güzellik anlayışının olmadığını göstermektedir.

Bu sunum şeklinin ilk örneklerine paleolitik çağda rastlıyoruz ve bu çağa ilişkin bilinen ilk sanatsal örnekler Venüs figürünün yontularıdır.

Modern zamanlarda güzellik kavramı denildiğinde ilk akla gelen, ideal beden gibi ifadeler gelmekte ve artık beden üzerindeki ilişkisiyle adlandırılmaktadır.

Günlük hayatımızda ihtiyaç olarak algıladığımız her şeyi hemen hemen herkes kendine göre bir değerlendirmeye tabi tutmaktadır.

Bu değerlendirmeler ışığında artık güzel denilen şeyin kullanılma değeri önemli olmakta , yani ergonomisi, görünüşü ve kişi üzerinde uyandırdığı izlenim önemli hale gelmektedir.

“ Güzellik görenin gözündedir. “ Bu noktada ise Meta estetik kavramı karşımıza çıkarak estetiğinin konusu güzellik kavramının nasıl ortaya çıkarılacağıdır.

Metada bulunan güzellik, değiş tokuş değerinin gerçekleşmesine hizmet edip, metaya bakan kimsede, sahip olma isteğini uyandırıp, onu satın almaya özendirici olmalıdır.

Yani meta estetiği, ekonomik bir ayraç açarak güzellik kavramına farklı bir boyut getirmiştir.

Dolayısıyla çağımız toplumlarında beden, bir yandan ideal vücut ölçüleriyle yüceltilirken, diğer taraftan kişisellik bağlamından koparılmakta ve toplumsal bir konuma taşınmaktadır.

Kişi bedenini kendisinden çok bir görüntü olarak temsil olunduğu toplumsal bağlamıyla algılamaya bağlamakta; bu da kişinin kendi bedenine yabancılaşmasına neden olmaktadır..