Antalya’da korona yüzünden karantinaya alınan Zeytinköy’de olaylar bitmek bilmiyor. Bize de bunları yazmak düşüyor. Sevgili okurlar; korona salgını yüzünden giriş ve çıkışların yasaklı olduğu Antalya’nın göbeğinde uyuşturucu ticareti ile anılan Zeytinköy’degeçen arife akşamı eşiyle birlikte market alışverişinden dönen bir kadına köpek saldırmış.

Sol bacağının diz arkasındaki dört yerden ısırılan kadını köpeğin saldırısından yanındaki kocası elindeki yoğurt kasesini vurarak kurtarmış. Belki de “ne var bunda” diyeceksiniz.

Ama saldırıdan sonra bakın neler olmuş.

Bu hafta size bu olayı anlatacağım. Son 3 yazımda Zeytinköy’ü anlatınca bölgeden yine arayanlar oldu. Bunlardan biri de Korona salgını yüzünden işsiz kalan evli ve bir çocuk babası 41 yaşındaki V.B. idi. Yapılan yardımlardan da yararlanamadıklarını ileri süren V. B. Şu iddialarda bulundu

“Eşimle birlikte özel sektörde asgari ücretle çalışıyorduk. Benim sigortam da yoktu. Eşimin vardı. İyi kötü geçiniyorduk. Ancak korona yüzünden ücretsiz izne çıkardılar. Parasız kaldık. Eşime İŞKUR’dan 545 lira para yatırmışlar. Bunun dışında ne devletten, ne belediyelerden hiçbir yardım alamadık. Yardım için aramadığım kurum kalmadı. Herkes ‘buraya değil şuraya başvurazaksınız’ diye birbirine yönlendiriyordu. Nihayetinde hiçbir yerden sonuç alamadım. Durumumu sosyal medyadan paylaştım. Tanıdık bir hayırsever ihtiyaç maddesi ile zarfa bir miktar para koyup gönderdi. Arife günü bu parayla karantinalı bölgede alışveriş yapabildiğimiz bir markete gidip alışveriş yaptık. Eşimle eve dönerken Bağsaray Cami’nin yanındaki 2715 nolu sokakta bir köpeğin saldırısına uğradık. Köpek eşimin sol diz arkasından ısırdı. Yere düşen eşimi köpek bırakmıyordu. Elimde hayırseverin gönderdiği parayla aldığım bir kase yoğurt vardı. Onu köpeğin başına attım. Yoğurt kasesinin isabet etmesi sonucu eşimi bırakan köpek kaçtı.

Hemen 112’yi aradım. Ambulans istedim. Telefona çıkan görevli beni beklemeye aldı. Sonra da telefonu yüzüme kapattı.

Tekrar aradım. Bu kez bir başkası çıktı. Durumu ona da anlattım. Köpek ısırmasına ambulans göndermediklerini söyleyerek telefonu kapattı. Bunun üzerine demir barikatların önlerinde bekleyen polislere durumu anlattım. Ambulans çağırıyorum gelmiyor dedim. Polis de ‘Nasıl gelmez’ diye bana soruyor. Sonra bir başka polise gittim. Ona da anlattım. 112’yi tekrar aramamı istedi.

Tekrar aradım. Bu kez aradığımda telefona çıkan kişi daha önce aradığımda telefonu yüzüme kapatan kişiydi.Niye kapattığını sordum. Sistemden kaynaklandığını söyledi. Sonra da beni bir doktora bağladı. Telefona çıkan kadın doktora durumu anlattım. ‘Köpek ısırmalarına gelmiyoruz. Parçalanma varsa geliriz. Şu anda sabunla yıkayın. Sonra hastaneye kendiniz gelin’ dedi. Karantinalı bölgede olduğumuzu söyleyince ertesi sabah ara diyerek telefonu kapattı. Duruma Murat isimli bir komiser müdahale etti. Ambulans gönderilmesi için telsizden anons etti.

Bir süre sonra ambulans geldi. Bunu sağlayan komiser bölge karantinalı olduğu için eşimin tedaviden sonra tekrar geri getirilmesini istedi. Eşimi Kepez Devlet Hastanesine götürdüler. Hastanede kuduz aşısı yapıp, film filan çekmeden köpeğin ısırdığı dört yerden direk pansuman yapıp dikiş atmışlar. Kaslarda liflerde kopukluk var mı bilmiyoruz.

Karantinalı bölgeden geldiği halde Korona testi de yapmamışlar. Sadece ateşini ölçmüşler. Sonra da eşime hadi git demişler. Eşim telefon açtı. Eşimi götüren ekip getirecekti getirmedi.

Eşim bir taksiye atlayıp geldi. Hayırseverin gönderdiği paradan arta kalan da taksi parasına gitti. Fakat karantinalı bölge olduğu için taksi Aşık Veysel Caddesinden 2830 no'lu sokağa giremiyordu.

Karantina gerekçesiyle almıyorlardı. Durumu bize yardımcı olan komisere anlattım. O devreye girdiği halde bırakmıyorlardı. En sonunda komiser gidip eşimi alıp getirdi. Akşama doğru market dönüşü başımıza gelen bu olay yüzünden gece yarısını ettik..

Olaydan sonra belediyeyi arayıp eşimi ısıran köpeğin yakalanmasını istedim. Barınakta yer olmadığını söyleyip bunu da yapmadılar. 29 mayısta ve 12 haziranda eşim tekrar aşı olmaya gitmesi gerekecek.”

Hastanede yapılan işlemlerle ilgili belgeleri ve köpeğin ısırdığı yerin fotoğraflarını da çekip gönderen V.B. kendilerine yardımcı plan o komisere hayır duası ettiklerini söyledi.

Mahallede gece yarıları içi insan dolu Sağlık Bakanlığına ait otobüsler ve ambulansların farları sönük olarak mahalleden çıktığını da gördüklerini söyleyen V.B. bunun kendilerini kaygılandırdığını da söyledi.

Öte yandan 25 mayıs pazartesi günü Karantinaya alınan Zeytinköy’deki Yeşildere Mahallesi muhtarı Hasan Ali Hakikat da arayıp bir takım iddialarda bulundu. Hasan Ali Hakikat, Zeytinköy’deki korona salgınına mahallede 9 mayıs akşamı yapılan nişan düğününün yol açtığına ilişkin iddiaların asılsız olduğunu ileri sürdü. Muhtar Hakikat daha da ileri giderek mahallede böyle bir nişan düğünü yapılmadığını da söyledi.

Hakikat, “Korona salgınına 9 mayıs akşamı mahalledeki nişan düğününün yol açtığına ilişkin iddialar doğru değil. Öyle iddia edildiği gibi havai fişek atılarak bir nişan düğünü yapılmadı. Ben de böyle bir etkinliğe katılmadım. İki aile arasında bir söz kesimi yapılmışsa benim bundan da haberim yok. Bunu söyleyenler ispat etmeli” dedi.

Muhtar bunu söylüyor. Ama başkaları ise tam tersini iddia ediyor.Nişanın Muhtarını evinin dibinde olduğu iddia eden birZeytinköylü, “Madem nişan söz yok, bu hastalık Serik ilçesindeki kız kardeşlerine nasıl bulaşmış?O nişanın yapıldığı akşam havai fişek sesleriyle bütün Zeytinköy havaya kalktı” iddiasında bulundu.