Bizim ülke de Devlet Su İşleri (DSİ) diye bir kurum var.
Bu kurum ülkedeki bütün su kaynaklarının planlanması, yönetimi, geliştirilmesi ve işletilmesi amacıyla kurulmuş, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı. Üstelik özel bütçeli bir kurum.
Ülkemizin bütün su kaynaklarının planlanması, yönetimi, geliştirilmesi ve işletilmesi bu kurumun yetkisinde.
Bugün size DSİ Antalya İl Müdürlüğü ile iligili gözlemlerimi aktaracağım.
Bizim Antalya Devlet Su İşleri adeta, bölgenin bütün su kaynaklarının planlanmaması, geliştirilmemesi ve işletilmemesi kısacası boşa akıtmak üzerine kurulmuş bir kurum edası ile hareket eden bir haline gelmiştir.
Neden böyle bir kanate vardığıma gelince.
Anlatayım....
Bizim ülkemizde bir söz var 'Su Akar Türk Bakar' diye,
Antalya olarak "Su Akar Türk Bakar" sözünün doğruluğunu ispat eden bir saplantıyı yaşıyoruz.
Boşa akıp giden sularımızdan sulamada ve elektrik enejisi üretiminde yeteri kadar faydalansak ülkemiz sanayi alanında olsun, tarım alanında olsun bugünkü üretimini birkaç misli artırabilir hem de üretim maliyetleri ciddi oranlarda düşecektir.
Halen bir çok kurumda devam eden hantal bürokrasi ve ayak direyen bürokratlar yüzünden insanlar verimli topraklarını kuraklığa teslim ederek köyden şehre göç ediyor.
Oysa aynı köy ve yerleşim yerlerinde özellikle yüzey suları boşap akıp gidiyor.
Örnek mi istersiniz?
Benim de doğduğum Alanya merkeze 12 km olan Şıhlar Köyü.
Kuraklık yüzünden gençler köyü terk etti. Sorun sadece bizim köyün sorunu da değil. Bizim köyün bırakın sulama suyunu abdest alacak içme suyu bile yok. Sulama suyu olmadığı için binlerce hektar toprak ekilmiyor dikilmiyor. Gençler köyde kalsın da ne yapsın?
Bizim Şıhlar Köyünün (mahalle oldu şimdi) yaklaşık 2 km uzağında dereden 12 ay yüzey suyu boşa akar. Bizim köyün muhtarı Hilmi Türker'e sordum 'neden bu dereden boşa akan suyu sulama da değerlendirmiyorsunuz?' diye.
Aldığım cevap beni çok şaşırttı.
Muhtar 'çok uğraştık ama DSİ izin vermiyormuş' dedi.
Muhittin Böcek o zamanlar yeni Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. Muhtardan rica ettim gelin Muhittin başkanı ziyaret edelim bu suyu büyükşehir belediyesi getirir dedim. Nihayetin de muhtar ve heyeti geldi başkanı ziyaret edip durumu anlattık.
Böcek Başkan hemen Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Seda Özel'i aradı ve sorunun çözülmesi talimatını verdi. Böcek heyetimize 'Malesef kuraklık nedeniyle Antalyamızın köyleri boşalıyor. Boşa akan yüzey sularını getirelim köylere ve köylümüzün boş duran verimli toprakları ekilsin dikilsin değer kazansın ki köyden şehire değil, şehirden köye göç olsun. Biz Büyükşehir olarak bu konuya büyük önem veriyoruz.' demişti.
Talimatın üzerinden tam 5 yıl geçti. Köylü Muhittin Böcek'e kızıyor 2 km'den bir suyu köye getiremedi diye. Oysa işin rengi başkaymış. Arada sırada muhtara sulama suyu ne oldu diye soruyoruz cevaplar hep umutsuz vaka...
Başkanın talimatından sonra belediye üç kere ihale yapmış iş küçük diye veya başkaca sorunlar yüzünden ihaleye giren olmamış ve iptal olmuş.
Antalya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Seda Özel İle bir toplantıda karşılaştık sordum 'bizim köyün sulama suyu projesi ne oldu' diye.
Aldığım cevap tıpkı muhtarın verdiği cevaplar gibi umutsuz vaka.
Daire Başkanı 'suyu ihale ettik ama ihaleye giren olmadı, bu sefer işin maliyeti düşük olduğu için biz kendimiz belediye olarak yapalım dedik, bu sefer Devlet Su İşleri engeline takıldık talebimiz reddedildi' dedi.
Baktım iş olacak gibi değil önceki dönem Dışişleri Bakanımız da olan aynı zamanda Alanyalı Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ve Mustafa Köse'ye ilettim.
Her ikisi de devreye girdi. DSİ Antalya ile görüşüldü onlara gelen bilgi notları bana ulaştı. Vekillerin söylediğine göre Büyükşehir Belediyesi 'Devlet Su İşleri'nden izin talebinde bulunmamış ve talepde bulunsunlar hemen izin verelim denmiş. Birileri bir yerde birilerini yanıltıyor olduğunu düşünerek işin peşini bırakmadım.
Oysa daha önce Büyükşehir belediyesi talepte bulunmuş ve mevzuatlar öne sürülerek izin verilmemiş. Belgeleri de elimdedir. Büyükşehir Belediyesi'nden vekillerimizin isteği doğrultusunda yeniden talepte bulunmalarını rica ettik. Talep yazısı bana da geldi vekillere de gönderdim.
Evet haklarını yemeyelim DSİ izin vermem demiyor. Tamam izin verelim ama şu şu şu belgeleri tamamlayın izin verelim diyor. Liste kabarık ama içinde bir tanesi var belediyenin bugüne kadar hiç karşılaşmadığı 'Hidrolojik Etüt Raporu' diye bir belge.
Bu rapor ne anlam ifade ediyor peki; DSİ'nin akradite ettiği bir firma 3 yıl bu dereden akan yüzey suyuna bakacak sonra ortaya çıkan netice rapor olarak yazılacak ve Devlet Su işlerine verilecek. Eğer Devlet Su işleri'nin klimalı odasında oturan yetkilinin o gün keyfi yerine gelirse 3 yılın sonunda o yüzey suyunun köye getirilmesine izin verilecek.
Bu raporu da herkes veremiyor. Yanılıyor olabilirim ama edindiğim bilgiye göre raporu yapan iki özel kurum varmış maliyeti de 4 sene önce 40 bin TL civarında idi şimdi ne kadar olduğunu siz tahmin edin.
Köyün böyle bir parası var mı acaba?
Bu durum DSİ'nin umurunda mı?
Bireyler bu dereden su alırken istenmeyen rapor neden belediyeden isteniyor?
Belediye Devlet Su İşlerini "elinizde örnek bir rapor var mı biz ona göre bir çalışma yapalım bize örneğini verir misiniz diyor' Verilen cevap 'biz de rapor yok siz ilk olacaksınız' oluyor ve örnek rapor yerine yönetmelikler ve istenilen belgeler gönderiliyor..
Vay arkadaş ya Keban Barajı yapılırken eminim bu kadar bürokrasi yaşanmamıştır. Köyün 2 kilometre uzağında su derede boşa akıyor. İzin almadan parası olan köylü boru döşeyerek suyu tarlasına akıtıyor, Belediye ben bir depo yapayım yazık boşa akmasın su böylece köyün tarım arazileri değerlensin diyor ama devletin su işleri belediyeye izin vermemek için ayak diriyor ve adeta 40 dereden su getirtiyor.
Ölme eşeğim ölme yaza yonca bitecek...
Sayın Valim Hulusi Şahin, kalemimden keşke su damlasa da bu satırları hiç kaleme almasaydım... Konuya vakıf olan değerli Antalya Milletvekillerimiz Mevlüt Çavuşoğlu ve Mustafa Köse inanın bu mevzu sadece benim köyün mevzusu değil. Genel olarak Kaş'tan Gazipaşa'ya her yerde yaşanan ciddi ve Antalya'nın sorunu bu.
Yazıktır günahtır. Kuraklık yüzünden köyler boşalıyor, onlarca hektar tarım arazısı ise atıl durumda. Ama var olan su kaynakları ya boşa akıyor, yada plansız programsız kullanılıyor.
Öyle bir zaman gelecek ki var olan ve boşa akan az sayıdaki su kaynaklarına da hasret kalacağız. Su akmayacak ve boş derelere bakar halde olacağız.
Gerçekten çok yazık. Hemde çok.