Yeni medya akımının dünyada yaygınlığını arttırması ile birlikte, sanat eserlerinin konulara yönelişi de farklı bir boyutta değişim göstermeye başlamıştır. Çoğu zaman anlam yüklemek için çabaladığımız eserler; esasında içinde birbirinden farklı hikayeler barındırmaktadır. Özellikle dijital sosyal ağların hayatlarımıza yoğun olarak nüfuz etmesi sonucu sanat eserlerine ulaşmak çok kolay bir hale gelmiştir. Bu süreçlerin toplamında, bireyler olarak bizim de bu dijital ağın bir parçası olduğumuz söylenebilir.
Sürdürdüğümüz kaotik hayat bizleri yeterince içine kapanık hale getirmektedir. Gündelik olarak karşımıza çıkan haber bombardımanı ve imaj trafiği bu kapanıklığın temel sebeplerinden biri olarak gösterilebilir.
İşte sanatçıların böyle dönemlerde buhran dönemlerinden sıyrılıp ürettikleri işler, genellikle "meselesi olan eserler" olarak sanat dünyasında kendine yer bulmaktadır.
Dejavu serisi, Balkan ülkelerine yaptığım bir seyahat sonucunda ortaya çıkan işlerin ilk bölümünü kapsamaktadır. Toplamda üç sene olarak planladığım bu serinin ilk bölümünde Hırvatistan, Bosna Hersek ve Karadağ´da yaptığım fotoğraf çekimleri, post prodüksiyon aşamasına girdikten sonra "fotoğraf karesi olma" özelliğini kaybetmiştir. Artık her biri birer "meselesi olan eser" olarak arşivdeki yerini almıştır.
Dejavu serisindeki işleri üretmeye beni sürükleyen şüphesiz yüzyıllarca süren Balkan Savaşları olmuştur.
Çalışmalardaki tüm parçalanmalar ve kopukluklar, bölgede savaşın soğuk yüzünü halen gösteriyor olmasına gönderme yapmaktadır. Her ne kadar toplum fiziksel olarak savaşın bittiği bir hayat sürse de, beyinlerdeki savaş halen sıcağı sıcağına devam etmektedir.
Çalışmaların bazı bölümlerinin karakalem çizim ve yağlıboya çizime dönüştürülmesi geçmişe bir bakış sağlamaktadır. Hesaplama ve formül katmanları ise, yüzyıllarca kapitalist ülkelerin Balkanlar üzerinde yaptığı hesaplamalara değinmektedir.
Dejavu serisi direkt olarak savaşı ve savaşa göz yumanları eleştirmeye yönelik bir girişimdir.
Aynı zamanda dijital sanat adına birbirinden değişik denemeleri konu edinmesi ve gerçekliği örten imaj dünyasına başkaldırması bakımından, bir "farkındalık" yaratmaya çalışmaktadır.