Süper Lig’de yoğun ve yorucu bir sezonu tamamlarken şampiyonluğa Beşiktaş ulaştı ama tebrik edilmesi gereken bir tek isim var: Sergen Yalçın. Sezon başını hayal ediniz. Fenerbahçe şampiyonluk için büyük transferler yapmış, Galatasaray da iyi olan kadrosuna takviyeler yapmış, geçen yılın şampiyonu Başakşehir ise mevcut kadrosunu korumuş, üzerine bazı takviyeler gerçekleştirmiş. Beşiktaş’a bakıyorsunuz bırakın takviye yapmayı elindeki birçok yıldız oyuncuyu kadrosunda tutamamış birçok oyuncusu takımdan ayrılmış. Yine sezon başını hayal edin. Beşiktaş, Avrupa Kupaları’ndan elenmiş, lige kötü başlangıç yapılmış bir ortamda Beşiktaş’a şampiyonluk şansı tanıyanların oranı, buna fanatik Beşiktaşlılar da dahil, çok az idi. Bu tabloyu gözlerinizin önüne getirdikten sonra neden Sergen Yalçın’ı tebrik ettiğim konusunda bana hak vermişsinizdir.
TAKIM RUHU NASIL OLUR ONU GÖSTERDİ
Futbolculuğundan beri yakınen tanıdığım Sergen Yalçın, sahanın dışına çıkmadan fazla polemiklere girmeden Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri ve futbol maçlarının oynandığı yeşil zeminde mücadele etti. Futbolculuğunda da özel hayatı ile polemik olsa da yeşil zeminde mücadele etmeyi seven Sergen Yalçın, Beşiktaş’a geçen yıl geldiği anda zaten pozitif bir hava yaratmıştı. Ümraniye’den yakın edindiğim bilgiler de Sergen hocanın futbolcularına hocadan daha ziyade bir abi gibi davrandığı yönündeydi. Zaten bunu diğer takımları çalıştırırken de bir futbolcusunun “Hocam siz de futbol oynarken koşmuyordunuz” demesi üzerine “Sen de Sergen Yalçın ol koşma. Pasını ver golünü attır” sözleri ile hatırlıyoruz. Pandemi döneminde yoğun maç trafiğine rağmen futbol takımını iyi idare eden Sergen Yalçın ve talebeleri İzmir’de Göztepe’yi yenerek şampiyonluğu analarının ak sütü gibi helal bir şekilde kazandılar. Tabii ki futbol bir kolektif oyunu. Başkanından yöneticisine, teknik heyetin futbolcusuna, malzemecisine kadar başarıda herkesin payı var. Burada en büyük payı ben Sergen Yalçın’a verdim. Beşiktaş yönetimi, gelecek yıl iyi bir planlama ile Şampiyonlar Ligi’nde de başarılı olmasını canı gönülden isterim.
BÜYÜK HAYAL KIRIKLIĞI ALİ KOÇ
Kısaca sezon değerlendirmesi yapacak olursak galiba sezonun değil son yılların en büyük hayal kırıklığı Ali Koç oldu. Aziz Yıldırım’ın ardından Fenerbahçe başkanlık koltuğuna oturan Ali Koç, şampiyonluklar başarılar vaadederken bunların hiçbirisini kazanamadı. Bunların yanında Fenerbahçe’nin aldığı fakat fiyasko transferlerin yanı sıra oynanan futbolun hiç tatmin etmemesi Fenerbahçeli taraftarları çok derinden üzdü. Bu sezon bile Fenerbahçe o kadar kötü futbol oynadı ki kimse memnun değildi. Ligin bitimine iki hafta kala Kadıköy’de Sivasspor’u yense belki şampiyon olacaklardı fakat şampiyon olunsa bile birçok taraftar bundan mutlu olmazdı. Galatasaray ise oldukça çalkantılı sürece rağmen dostum Fatih Terim ile son haftaya kadar şampiyonluğu kovaladı. Galatasaray eşittir Fatih Terim demek olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Galatasaray’ın başında Fatih Terim değil de başka bir teknik adam olsaydı sarı-kırmızılı takımın son haftaya kadar şampiyonluk yarışının içinde kalmasını bırakın daha sezonun ilk yarısında havlu atardı.
ANTALYASPOR’A BAŞARILAR
Bizim Antalyalılara bakacak olursak sezona fırtına gibi başlayan Alanyaspor, maalesef sezonun sonunu getiremedi. Getirmesi de zordu çünkü Süper Lig’de derinlikli ve güçlü bir kadro olmalı ki zirveye oynayabilesiniz. Alanyaspor sezon başında birçok yıldız oyuncusunu kaybetmiş Çağdaş Atan gibi genç bir teknik adam ile sezona başlandı. Ortaya konan futbol tüm futbolseverlerden alkış aldı. Alanyaspor yönetimi gelecek yıl biraz daha güçlü kadro kurarsa yine üst sıralara oynar. Diğer temsilcimiz Antalyaspor ise oldukça çalkantılı bir süreç geçirse de (Hoca değişikliği, yönetim değişikliği) ligde kalmayı başardılar. Salı akşamı önlerinde Avrupa’ya gidebilmeleri adına kritik bir karşılaşma var. Antalyaspor, Beşiktaş’ı İzmir’de yenerse UEFA Avrupa Ligi’ne katılma hakkını elde edecek. Şimdiden Antalyaspor’a başarılar diliyorum.