Yuvalar yıkılmasın, manevi vatan çökmesin!

Günümüz Türkiye’sinde aile kurumu, her zamankinden daha büyük bir tehlike altında. Bir yandan süresiz nafaka zulmü, diğer yandan 6284 sayılı kanunun suistimali, toplumun temel taşı olan aileyi yok olma noktasına getirmiş durumda. Peki, bu sorunların çözümü için ne yapıyoruz?

Süresiz Nafaka: Bir Haksızlık Hikayesi

Adaletin terazisi, dengeyi sağlamak üzerine kuruludur. Ancak süresiz nafaka, adaleti değil, mağduriyetleri artıran bir uygulama haline geldi. Birkaç aylık, hatta bazen birkaç haftalık evlilikler dahi yıllarca sürecek nafaka ödemeleriyle sonuçlanabiliyor. Bu durum, hem bireylerin hem de ailelerin ekonomik ve psikolojik açıdan çöküşüne neden oluyor. Adil bir sistemin gereği olarak nafakanın süresi ve kapsamı yeniden düzenlenmelidir.

6284 Sayılı Kanun: Amacından saptı mı?

Kadına ve aile bireylerine yönelik şiddeti önleme amacı taşıyan 6284 sayılı kanun, ne yazık ki bugün pek çok kötüye kullanıma açık bir yapıya bürünmüş durumda. Asıl mağdurlar korunmak yerine, iftiralar ve asılsız iddialarla hayatları kararan bireylerin sayısı artıyor. Bir yasa, kötü niyetli kullanımının önüne geçecek düzenlemelerle güçlendirilmelidir.

Manevi vatan çöküyor

Aile, sadece bir evlilikten ibaret değildir; aynı zamanda toplumsal değerlerin, kültürün ve millet olma bilincinin en önemli taşıyıcısıdır. Aileyi korumadığımızda, aslında manevi vatanımızı, yani bizi biz yapan değerlerimizi kaybediyoruz. Bu yüzden aileyi koruyacak politikaların ivedilikle hayata geçirilmesi şarttır.

Toplum olarak birlik olmalı ve bu konuların çözümü için adım atılmasını sağlamalıyız. Haksızlıkları ortadan kaldıracak, aileyi güçlendirecek bir sistem inşa etmek hepimizin sorumluluğudur.

Unutmayalım:

Yuvalar yıkılırsa, sadece bireyler değil, millet olarak hepimiz kaybederiz. Manevi vatanımıza sahip çıkalım; adil, güçlü ve huzurlu bir Türkiye için birlikte mücadele edelim.

Bu yazı, toplumun en önemli yapı taşı olan aileyi koruma mücadelesine bir çağrıdır.