Bu köşenin yazarı COVID-19’u değil Bitcoin’i milat olarak görüyor. 2009 yılı bir yol ayrımıdır. Bitcoin baraj kapağını açan bir buluştu, yoksulu yoksullaştıran, varsılı varsıllaştıran totaliter finansal sistemi tabuta soktu. Ancak tüm geleceği Bitcoin’e bağlamamak gerekiyor. Akıllı dijital sözleşmeler, blokzincir, ethereum, DEFI dediğimiz merkeziyetsiz finans sistemi tarihi yapacak.
Kripto para dünyası halen Satoshi Nakamoto’nun gerçekte kim olduğuna kafa yoruyor. Bu çabayı beyhude buluyorum. Satoshi Nakamoto, akıllı sözleşme fikrini geliştiren, kayıt defterinde dağıtık mimari uygulamasını Bit Gold ile hayata geçiren Nick Szabo’dur. Satoshi Nakamoto, Ekim 1985’te “Kimlik Bilgisi Gerektirmeyen Güvenlik: Büyük Birader’i Hükümsüz Kılacak Ödeme Sistemleri” başlıklı makaleyi yazan David Chaum’dur. Satoshi Nakamoto, bugünkü haliyle Bitcoin ve birçok kripto paranın bel kemiğini oluşturan “iş ispatı” algoritmasını 1996 yılında “Hashcash” adıyla başka bir amaç için geliştiren Adam Back’tir. Satoshi Nakamoto, kriptografi dünyasında bir devrim olarak kabul edilen “gizli anahtar şifrelemenin” (public key cryptography) herkese açık ilk uygulaması olan PGP (Pretty Good Privacy = Mahremiyet Çok Güzel) yazılımını şirketleştiren efsane Hal Finney’dir. Ezcümle, Satoshi Nakamoto kolektif zekadır.
Bitcoin, “bit” ve “coin” sözcüklerinin bir araya gelmesinden oluşuyor. Bit, bilgisayar dilinde “0” ve “1”’i temsil eder. Elektronik ortama, dijital dünyaya işaret ediyor. “Coin” ise madeni paradır. Madeni para nakit işlemi, aracı olmayan kişiden kişiye nakit transfere işaret eder. O halde Bitcoin, nakit paranın fiziki ortamda kişilere sağladığı avantajı dijital ortama taşımaktır. Elektronik ortamda arada PayPal, Western Union ve bankalar olmadan kişiden kişiye (peer-to-peer/nakit) değer transferi yapabilmektir. Yüz yüze değilken de nakit işlem gerçekleştirebilmektir. Bankacılığı bankalar olmadan yapabilmektir, büyük bir devrimdir.
Ama bu 11 yıl öncesinin devrimiydi. Merkezi olmayan kripto paralar 11 yıldır merkezi platformların üzerinde çalışmak zorunda kaldı. Ne kastediyorum? Merkezi olmayan kripto paraları merkezi borsalardan merkezi kuruluşların kredi kartı ile satın alınabiliyorduk. Kripto paralarda mevduat ve kredi mekanizmaları tam oturmamıştı.
DEFI ile yeni teknoloji artık eski, arkaik platformlardan kurtuluyor, potansiyelini çok daha iyi gösterebileceği yeni merkeziyetsiz (aracısız) platformlara kavuşuyor. Nasıl mı? Önce DEFI’nin tanımını yapalım.
DEFI, Türkçe karşılığı merkeziyetsizlik olan decentralization sözcüğü ile Türkçe karşılığı finans olan finance sözcüğünün ilk iki harflerinden oluşuyor, “de” ve “fi”. Merkeziyetsiz finans ya da aracısız finans diyoruz DEFI’ye.
Konuyu artık “Türkiye’deki Ahmet bir Pazar günü (bankacılık kapalıyken) Londra’daki arkadaşı Bob’a bir cüzdandan bir cüzdana olacak şekilde, saniyeler içerisinde, aracı olmaksızın, çok düşük işlem maliyeti ile ya da işlem maliyeti olmaksızın, 3 Bitcoin Cash gönderdi” düzeyinden yukarılara taşımalıyız.
“Türkiye’deki Ahmet, ABD’deki John’a taahhüt ettiği hizmeti yerine getirmesi durumunda 2,5 Litecoin gönderecek.”
“Türkiye’deki Ahmet, ABD’de yaşayan çocukluk arkadaşı Mehmet’e akşam oynanacak derbiyi Beşiktaş kazanırsa 5 Bitcoin SV gönderecek, Fenerbahce kazanırsa Mehmet Ahmet’e 20 Litecoin gönderecek.”
“Türkiye’deki ithalatçı firma, İtalya’daki üreticiden 2 adet CNC tezgahı satın alacak. Türkiye’deki ithalatçı taahhüt edilen şartlar gerçekleştiğinde ve taahhüt edilen ürün İtalya’daki limanda gemiye yüklendiğinde ürünün ödemesini istikrarlı coin (stable coin) Tether ile yapacak.”
Çıkmamız gereken düzey burası.
Belli şartların yerine getirilmesi ya da belli koşulların oluşması durumunda gerçekleşecek işlemleri aracısız ya da güvenilir üçüncü taraf olmaksızın nasıl yapacağız?
Burada akıllı dijital sözleşmeler devreye giriyor ve güvenilir üçüncü tarafın görevini yükleniyor. Aracı gidiyor, akıllı sözleşme geliyor. O halde işlemlerin programlanabilmesi gerekiyor. Buna uygun bir merkeziyetsiz kayıt defteri (blokzincir) gerekiyor. Bitcoin Blokzinciri bunu halledemez ama Ethereum Blokzinciri tam da bunun için tasarlanmıştı.
Bitcoin baraj kapağını açtı derken bunu kasettim. Şimdi bayrağı Ethereum Blokzincir’i, akıllı sözleşmeler, istikrarlı coin’ler taşıyor. Bunlar sayesinde merkezi borsayı merkeziyetsiz borsaya dönüştürmek, merkezi uygulamaların yerine merkeziyetsiz uygulamaları (DEFI D-app) koymak mümkün, mevduat ve kredi mekanizmalarını merkeziyetsiz ortamda da sunmak mümkün.
Dönüştürüldü, koyuldu ve sunuldu zaten. Dünya DEFI pazarının büyüklüğü 2,5 milyar doları aştı. Bırakın artık dolara buradan girilir mi, altını kaçtan alalım, borsaya hangi hisse senedi ile girelim sorularını. Melek yatırımcı olun. Türkiye’nin de DEFI pazarı büyüyecek.
(Not: Konuya uzak olanlara “Satoshi Dünyayı Değiştiriyor” isimli kitabımı okuyarak başlamalarını tavsiye ederim).