Her gün haber bültenlerinde geçer ya da o gün es geçilir. Ama haber yetersizliği yaşayan bazı gazetelerin üçüncü sayfalarında muhakkak yer bulur. Başlıklar da genelde Copy Paste’tir. “Kocası tarafından 7 kez bıçaklanarak öldürüldü”, “Aldatıldığını düşünen koca eşini 20 yerinden bıçakladı”, “Kendisinden ayrılan sevgilisini boğarak öldürdü”, “Eski karısına sokak ortasında işkence etti”… Bu spotlar canım ülkemde gazetelerin yazı işleri servisi için lebi derya… Üret babam üret.Türkiye’de 2012 ile 2015 yılları arasında 5 bin 406 kadın öldürüldü. "Bölgesel dağılıma baktığımızda Marmara Bölgesi yani İstanbul 200’lü rakamlarla anılıyor. Aslında bu sayının en çok Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde olmasına alışmışız değil mi? Artan göç ve değişken nüfus tabloları özellikle üç büyük şehirde kadın cinayetlerinin sayısının da diğer bölgelere oranla yükseldiğini gösteriyor. Bundan 10 yıl önceki tabloya baktığımızda kadın cinayetleri ağırlıklı olarak “töre cinayetleri” olarak lanse ediliyordu. Tek tüke düşen TÖRE BAHANELİ kadın cinayetlerinin yerini, ENTELEKTÜEL KESİM KADIN CİNAYETLERİ aldı. Entelektüel kesimde yeni eğilim bu herhalde! “Saçını kızıla boyatmak", "yeni elbise almak", "patates köfte yapmamak", "tuzluğu uzatmamak" veya sadece "gıcık olmak" bir kadının hayatını sonlandırmak için hep ama hep bahane olabildi!Gel gelelim şiddete maruz kalan kadının türlerine… Şanslıysa şiddet uygulayan canavardan uzak yaşamına devam eder kadın. Hayatından olmadan yaşamına devam eder... İşte belki de hepimizin odaklanması gereken yer burasıdır. Şiddete maruz kalan kadın hayatına nasıl devam edebilir? Ya kabullenir son nefesinin yine şiddet uygulayanın elinden olacağını bile bile… Ya da kadın devletine sığınır. Kadın sığınma evlerinde kendine yeni bir hayat kurmaya çalışır.İstanbul’daki Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı’na 2016 yılının ilk altı ayında 493 kadın başvuruda bulunmuş ve bunlardan sadece 42 kadın ve çocuk destek alabilmiş. 2015 yılında ise sığınma başvurusunda bulunan 695 kadından 44’ü sığınma evine gidebilmiş. Bu istatistiği baz alırsak görünen o ki maalesef kadın sığınma sayısı öldürülen kadınların binde biri bile değil. Ülke nüfusumuzun yaklaşık 14 milyonu kadınlardan oluşuyor. Yapılan araştırmalara göre ne yazık ki kadınların yüzde 35’i şiddet görüyor. Kadınların şiddetten kaçabilecekleri sığınma evi sayısı ise ülke genelinde 130’la sınırlı. Her ilde kadın cinayetleri yaşanırken kapalı kapılar ardında şiddetin önünde yetişen yeni bir nesil varken…Birleşmiş Milletler tarafından 25 Kasım 1999 tarihinde ilan edilen ´Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü´ nedeniyle bu yılda ülke genelinde çok sayıda gösteri gerçekleşti. Hemen hemen her kentte yerel yönetimler de adeta kadının yanındayız mesajı ile örnek olacak etkinlikler düzenledi. Birçok yerel yönetim toplumun kalbine dokunan hizmetlere imza atıyor. Çocuklara, yaşlılara, engellilere dair bir sürü merkez açıyor. Toplumun kalbine dokunan annelere sığınma evi açmak için ne kadar kolları sıvıyorsunuz? Kalbinden tramvay geçen kadınların/annelerin elinde yetişen çocukların gözlerine bakarken ne düşünüyorsunuz? Dilerim 8 Mart ve 25 Kasım’larda yanında olduğunuz kadınlar için elinizi taşın altına daha çok koyarsınız.GÜLDÜNYA TÖREN, ÖZGECAN ASLAN ve niceleri gökyüzünden size selam gönderiyor…
GÜNCEL
Yayınlanma: 25 Ocak 2017 - 09:39
Ruhundan tramvay geçen kadınlar
GÜNCEL
25 Ocak 2017 - 09:39
İlginizi Çekebilir