Vücudumuzda yer alan hücrelerimizin her birisinde bir fabrikada yer alan sistemlerin hepsi bulunmakta olup, GÜNDÜZ VE GECE iki vardiya olarak sürekli çalışmaktadır. Gündüz vardiyasında tam kapasite ile çalışırken, gece vardiyasında ise daha düşük kapasite ile çalışılmakta ve esas olarak gündüz vardiyası için hazırlık yapılmaktadır. Gece vardiyasında, üretimin yanı sıra, gündüz ortamda biriken atıkların fabrikadan uzaklaştırılması ve bütün makinaların gündüz tam kapasite ile çalışabilecek bakımlarının yapılması sağlanmaktadır. Bu işlemlerin yapılmadığı takdirde fabrika gündüz tam kapasite ile çalışamaz ve üretim düşmektedir.Bizim fabrikada gece vardiyası genellikle saat 23’te başlamakta, sabah gün ağarırken 05’te son bulmaktadır. Ancak yine de mesainin başlama ve bitişi belirleyen en önemli unsur ise gecenin karanlığıdır. Karanlığa hassas sokak lambaları misali, ortam yeterince karanlık olduğunda gece mesaisi başlamaktadır. Eğer gecenin geç saatlerinde dahi ortam aydınlıksa mesai başlamamaktadır. Aydınlık ortamda uyuyan bir kişi için ertesi gün için gerekli hazırlıklar yapılmamış demek olup, yorgunluk, bitkinlik, sinirlilik durumları gelişecektir.Her fabrikada olduğu gibi bunda da vardiyadaki temizlikten ertesi günkü hazırlığa kadar her türlü durumu koordine eden gece müdürü bulunmaktadır. Bunlar karanlıkta ortaya çıkan yıldızlar misali, saat geç olsa da hava kararmadıkça gece mesaisine başlamazlar ve çalışanlara başlatmazlar. Hava kararınca gece boyunca ortamın temizlik ve ertesi güne hazırlık işlemlerini sabahın erken saatlerine kadar devam ettirirler. Sabaha doğru ise sporcuların ısınma hareketlerine benzer etki yaratmak amacıyla, kan şekerimiz, kan basıncımız ve vücut ısımızın yükselmesini koordine ederek bizi güne hazır hale getirirler. Bütün geceyi koordine eden bu çalışkan müdür Melatonin olarak bilinmektedir.Yıldızların gecenin en karanlık anında en parlak hallerini almaları gibi, melatoninde gecenin en karanlık anında beynimizde doğmakta ve bedenimize ışık gibi yayılmaktadır. Bunun için saat 24’ten önce karanlık odada uyumaya başlamamız gerekmektedir. Melatonin en önemli görevi hücrelerdeki zararlı atık kimyasal maddeleri etkisiz hale getirerek ortamdan uzaklaştırılmasını organize etmektedir (güçlü antioksidan). Vücudun savunma sistemlerini güçlendirmekte, kontrolden çıkarak bireysel hareket etmeye çalışan kanser hücrelerine izin vermemektedir. Yapılan çalışmalarda kanser gelişen kimselerde, özellikle meme kanserlerinde melatonin salınımının düşük düzeylerde olduğu gösterilmiştir.Ayrıca, gece karanlık ortamda açlık hissini baskılayan ve enerji tüketimini artıran Leptin hormonu da salınmaktadır. Yeterince karanlık ortamda uyumayan kişilerde gece yarısı açlık hissi oluşmakta ve obeziteye eğilimi artırmaktadır.Ayrıca sabah dinlenmiş, zinde ve mutlu olarak güne başlamamızın da koşulu, gece karanlık odada yatarak melatonin etkisinden faydalanmamıza bağlıdır. Eğer gece geç saatlere kadar televizyon, bilgisayar karşısında vakit geçirmişsek veya ışıklı ortamda uyumuşsak melatoninin bu olumlu etkilerinden yeterli fayda sağlayamayız. Bu ışıklı ortamlardan en olumsuz etkili olanı mavi ışık yayan bilgisayar, tablet, telefon ve florasan lambalarıdır. Bu da bizi yorgun, sinirli ve depresif bir hale sokacaktır. Eğer ortamda ışık kaynağı kullanmamız gerekirse de kırmızı veya yeşil ışık tercih edilmelidir.Melatoninin ve leptinin bütün bu olumlu etkilerinden yararlanmak için başta çocuklarımız olmak üzere karanlık ortamda uyumak faydalı olacaktır. Böylece enfeksiyona, kansere, stresli ortamlara ve obeziteye daha dirençli, daha mutlu bireyler haline gelinecektir. Sonuç olarak, sağlıklı ve mutlu toplum oluşturmanın en önemli koşulu karanlık düşüncelerden uzak, karanlık odalarda uyumaktan geçmektedir.
GÜNCEL
Yayınlanma: 08 Temmuz 2014 - 16:00
Lambaya Püf De
GÜNCEL
08 Temmuz 2014 - 16:00
İlginizi Çekebilir