Tıpkı namaz gibi hayvanlara oruç diye bir emir de iletilmemiştir, yani bilinci olmayan ibadetten de muaftır. Zaten garibim hayvanlar tüm gün yiyecek bir şeyler arar, çoğunlukla aç gezer veya açlıktan ölürler.İnsanlara gelince Müslüman olmayanların böyle bir yükümlülükleri yoktur veya inançlarına göre mesela Ortodokslar bir ay et yemezler, bu et orucudur. Budistler inançları gereği nefislerini kontrol etmek için çok az yerler. Mesela ben her zaman günde iki öğün yediğim için ( öğlenleri yemem) yılın 12 ayı oruçlu gibi gezerim. Sadece sabah ve akşam yerim. Ama arada çay ve kahve içtiğim için oruçlu sayılamam.Namaz kılmayan hayvandır diyeni duyduk da, oruç tutmayan hayvandır diyeni henüz duymadık şükür. Belki namaz için bunu diyen zatı muhteremi yakalayıp sormadan bu karara varmak uygun olmayabilir. Hazretleri bu konuda ne diyor, bir dinlemek lazım. Yani tutmayan hayvan mı? Bu sorunun cevabı henüz bilinmiyor! Ama açıklamaya çalışacağım.Girizgah biraz espri tabi, ama gelelim asıl konuya: Hekim gözüyle bakarsak oruç dendiği zaman biz, kimlerin tutması gerektiğini söyleyemeyiz. O kısmı bizim haddimizi aşar ve bu diyanet işlerinin karışabileceği bir konudur.Ancak, bir hekim olarak kimlerin oruç tutmaması gerektiğini ve sağlık açısından yaratacağı sıkıntıları söyleyebiliriz. Kısaca özetleyeyim. Şeker hastalarının oruç tutması doğru değildir. İlaç veya insülin kullandıkları için gün içinde yemek ve ara öğün almazlarsa düşük şeker yani hipoglisemi komasına girebilirler. Bu durum ise geri dönüşsüz beyin hasarına yol açabilir. Böbrek hastaları için durum gayet nettir ( böbrek uzmanıyım ya, net konuşabilirim! ). On iki saatten fazla süreyle böbreği susuz bırakmak böbrek kanlanmasını azaltır ve böbrek hasarını daha da ilerletir. Gün içinde en az 1,5 litre su içilmesi ve böbreğin kanlanması gereklidir. Ben iftar ve sahur arasında o suyu tüketirim yeterli derseniz yanılırsınız, çünkü vücut gece içilen suyu sabaha kadar atar. Üre ve kreatinin tetkikleriniz normalden yüksekse ve idrarda protein kaçağınız varsa, bunlar böbrek hastalığı belirtileridir ve oruç tutamazsınız. Diyalize giren ve böbrek nakil yapılan kişilerde oruç tutmamalıdır. Kalp yetmezliği olan hastalarda da oruç tutmak durumu kötüleştirir, çoklu ilaç kullanan bu hastalar gün içi uzun süre aç ve susuz kalırsa, kalp performansı daha da düşer ve nefes darlığı ile yere yığılırlar, ileri derecede halsizleşirler. Böbrek taşı düşürmekte olanlar da gün içi üç litre suya ihtiyaç duyarlar, oruç tutarlarsa taş idrar kanallarını tıkayarak böbrek hasarına yol açabilir.Tansiyon hastaları oruç tutabilir ve ciddi tuz kısıtlamasında bu dönemde biraz gevşeklik tanınabilir, bir çay kaşığı tuz kullanabilirler, oruç durumunda ilaçlarını sahur ve iftara denk getirerek oruç tutabilirler, ancak gün içinde susuzluk ve açlık nedeniyle tansiyonları düşebilir ve ilaç dozunun azaltılması gerekebilir. Bu durumda bizlere başvurabilirler ve ilaçları yeniden düzenleriz. Kanser hastaları veya kanser tedavisi görenler de oruç tutamaz, kanser hücreleri gün içinde aşırı kalori ve proteini vücuttan çalarak büyüdüğünden, oruç tutmak ciddi kilo ve kas kayıplarına yol açabilir. Psikolojik bozukluğu olanlar ve ilaç kullananlar sık sık ilaçların yan etkisi nedeniyle gün içinde aşırı susuzluk duyar ve bu durum kanda sodyum düşmesine yol açar, kusmadan tutun şuur kaybına kadar sıkıntılar gelişebilir, bu hastalar oruç tutmayı denese de şikayetleri olursa orucu bırakmalıdır. Mide ülseri veya gastriti olan hastalarda, uzun süreli açlığın yol açtığı mide asidi artması sonucu ülser veya gastrit daha da ilerleyebilir. Ancak ülser ilaçları sahurda kullanılarak oruç denenebilir, buna rağmen mide şikayetleri artarsa bünye fazla zorlanmamalıdır. Zorlandığında durum mide kanamasına yol açabilir.Kabaca aklıma gelen durumlar bunlar. Toplumda en sık görülen hastalıklar yönünden özetlemeye çalıştım. Daha farklı hastalıklarda oruç için doktorunuza danışmanızı öneririm. Neticede hastalıkları taşıyıp da oruç tutarsanız ibadet bünyenize zarar verebilir, biz doktorlara göre sağlığın korunması için ve hastanın daha da kötüleşmemesi için oruç ibadeti uygun değildir. Dinimiz zaten bu engeller nedeniyle oruç tutamayanlara kolaylıklar sağlar.Hastalığı veya mazereti yokken oruç tutmayanlar da insandır. İnançlara, mezheplere göre ibadetler değişik yöntemlerde yapılır. Buna saygı göstermeliyiz. Oruç tutmayanlar da tutanlara saygılı olmalı, karşılarında yememeli içmemeli en azından onun nefsine ve bu zor ibadetine saygılı olmalıdır.Eski dönemlerde Erzurum´da oruçlu bir adam aç ve susamış halde bir sokaktan geçerken bakmış bir adam da evinin önünde oturmuş, habire yiyip içiyor. Oruçlu adam durmuş, yiyen adama "yahu utanmıyor musun? Ramazan´da yemeye içmeye" demiş. Diğer adam "vallahi kardeş ben Ermeniyim bizim dinde oruç yoktur" demiş. Oruçlu olan şöyle bir durmuş "ulan demiş, yat kalk da dinine şükret, biz bir ay aç geziyoruz!" demiş ve selamlaşıp yoluna devam etmiş. Yani herkes kendi inancının gereğini yapmakla yükümlüdür. Bu hikayeyi okuyan her Müslüman, oruçta bir şey yiyeni gördüğünde aslında nefsinin sınandığını ve kendi sevabının nefsine hakim oldukça arttığını bilir.Namaz ve oruç dahil her ibadet tamamen bireyle Allah arasındaki bir buluşmadır ve buna karışmak hiçbirimizin haddine düşmez. Biz hekimler ise hastalıklar nedeniyle bazen ibadete karışıyoruz, ama bunu hastanın iyiliği için ve rabbimizin affına sığınarak yapıyoruz, haddimizi aşan kararlar vermiyoruz, bunu hastaya söylerken vicdanen rahat olduğumuz için, hastalar önerilerimize uymakta tereddüt etmemelidir.Normal durumlarda ise ibadet kimsenin baskısıyla değil, tamamen içten gelerek, isteyerek yapılır ve ibadetin kabulü için Allah´a dua edilir, sevap hanesine geçecek olan ibadetiniz ona karışanlara değil, yüce rabbimizin inayetine bağlıdır...
GÜNCEL
Yayınlanma: 06 Haziran 2017 - 18:00
Kimler oruç tutamaz? Tutmayanlar hayvan mıdır!
GÜNCEL
06 Haziran 2017 - 18:00
İlginizi Çekebilir