Marmara Bölgesi'nde beklenen büyük deprem, Türkiye'nin geleceğini tehdit eden en büyük tehlikelerden biri olarak karşımızda duruyor. 600.000 riskli bina, milyonlarca insanın hayatını tehdit ederken, 1 trilyon doları aşabilecek ekonomik kayıplar, ülke ekonomisini yıllarca aksatabilir. Bu binaların yıkılma riski sadece can kaybıyla sınırlı kalmayacak; altyapı çökmeleri, su kesintileri, yangınlar ve salgın hastalıklar gibi ikincil felaketler de kaçınılmaz olacaktır.

Hükümetin İhmalleri ve Tehlikeli Siyasi Engeller

25 yıldır hükümetin ve yetkililerin bu konuda yeterli adımları atmaması, beklenen büyük yıkımı daha da yakınlaştırıyor. Siyasi bölünmeler, merkeziyetçilik ve popülist politikalar, kentsel dönüşüm çalışmalarını baltaladı. Yerel yönetimlerle iş birliği eksik kaldı, finansman yetersizliği riskli binaların güçlendirilmesini engelledi. Deprem riski, bir propaganda malzemesi olarak kullanıldı; halkın güvenliği arka plana itildi. Bu ihmallerin sonucu olarak Marmara Bölgesi'nde beklenen büyük yıkımın etkileri geri döndürülemez boyutlara ulaşabilir.

Whatsapp Image 2024 08 18 At 15.25.13

Olası Dış Tehditler ve Ulusal Güvenlik Endişeleri

Büyük bir yıkımın ardından, Türkiye’nin zayıflığı, PKK gibi terör örgütleri veya Türkiye’ye düşman olan ülkeler tarafından bir fırsat olarak görülebilir. Bu nedenle, depreme karşı yapısal önlemler alınırken, ulusal güvenlik açısından da hazırlık yapılması zorunludur. Hükümetin gecikmiş adımlar atmaktan vazgeçip, hızlı ve kararlı bir şekilde hareket etmesi, Türkiye’nin geleceği için hayati önem taşıyor.

Zaman Daralıyor

Türkiye’nin geleceği, bugün alınacak önlemlere bağlı. Marmara Bölgesi'nde beklenen depremin etkilerini en aza indirmek için zaman daralıyor. Devletin acil önlemler alması, sadece ekonomik kayıpları değil, aynı zamanda binlerce insanın hayatını da kurtarabilir. Felaketin kapıda olduğu bu dönemde, geç kalmadan harekete geçmek her zamankinden daha büyük bir önem taşıyor. Eğer şimdi harekete geçilmezse, Marmara depremi Türkiye'yi yalnızca yerle bir etmekle kalmayacak, aynı zamanda ülkenin geleceğini de derinden sarsacaktır.