Türkiye'de son yıllarda doğum oranlarının ciddi şekilde düştüğünü gözlemliyoruz. Bu durumun birçok nedeni var, ancak en önemlilerinden biri 12 yıllık zorunlu eğitim süreci ve ardından gelen 4 yıllık üniversite eğitimi. Bu uzun eğitim süreci, gençlerin iş bulup para kazanması, evlenecek parayı biriktirmesi derken evlilik yaşını 30-35 yaş aralığına kadar öteliyor. Bu durumda, çiftler genellikle ya bir çocuk yapıyor ya da çocuk yerine bir köpek sahipleniyorlar.

Diğer bir önemli neden ise çalışan kadınlara verilen ciddi teşvikler. Kadınların kariyer yapma arzusu, çocuk sahibi olma planlarını geciktiriyor. Çalışan kadınların desteklenmesi elbette önemli, ancak bu destekler ev hanımlarına yönelik teşviklerle dengelenmediği sürece, doğum oranlarının düşmesi kaçınılmaz olacaktır. Ev hanımlarına evde SGK güvencesi sağlanmalı, çocuk başına 5 yaşına kadar mama, bez, giysi desteği verilmeli ve doğum başına ciddi teşvik ödemeleri yapılmalıdır. Bu, evde çocuklarına bakan kadınları teşvik edecek ve doğum oranlarının artmasına katkı sağlayacaktır.

Annesi tarafından yetiştirilen çocuklar, ülkemiz için önemli bir varlık olacaktır. Ayrıca, evlenmek isteyen gençlerin karşılaştığı zorluklardan biri de ailelerin yüksek talepleri. Evlilik sürecinde altın, daire, mobilya ve düğün salonu gibi yüksek maliyetli istekler, gençlerin evlenmesini zorlaştırıyor ve bu da geç evlenmeye veya hiç evlenmemeye neden oluyor.

Bu durum böyle devam ederse, 20-25 yıl sonra askere gidecek genç bulmak bile zorlaşacak. Eğitim sisteminin 4+4 olarak düzenlenmesi, mesleki eğitimlerin teşvik edilmesi, evlilik kredilerinin yaygınlaştırılması ve miktarının artırılması, ev hanımlarına yönelik desteklerin artırılması gibi özel çalışmaların acilen yapılması gerekiyor.

Bu konular üzerine düşünmek ve harekete geçmek hepimizin sorumluluğudur.

Selam ve saygılarımla