Hızla gelişen sanayileşme ile denizlerimiz birçok tehlike ile karşı karşıya kaldı. Bunlardan biri de denizlerdeki kimyasal kirliliği oluşturan ve canlı hayatını tehdit eden cıva, arsenik ve kadmiyum gibi ağır metallerdir. Ağır metalleri balıklar dış ortamdan özellikle solungaçlar yoluyla alırlar. Bu metaller pişirilse dahi balığın içinde kalır ve insan vücudunda birikmesi sonucu ciddi toksik etkiler oluşabilir. Kral uskumru, kılıçbalığı, köpekbalığı, kocagözlü orkinos ve turuncu imparator balığının ağır metal içeriği yüksektir; bu sebeple bu balıkların tüketiminden kaçınmak gerekir. Hamsi, sardalya, ringa, dil, somon, tirsi, Karadeniz levreği, mezgit ve kedi balığı gibi genellikle su yüzeylerinde yaşayan balıkların ağır metal düzeyi düşüktür.

İŞTE PÜF NOKTASI

Balıklar; omega-3 dışında beyin gelişimini destekleyen demir, iyot ve kolinin zengin kaynaklarıdır. Aynı zamanda bağışıklık sisteminde önemli rol oynayan D vitamini ve selenyumu içerirler. Çocukların toksik etkilerden korunması için; 11 yaşına kadar sadece ağır metal düzeyi düşük balıkları tüketmeleri önerilir. Emziren annelerin ve hamile kadınların da aynı şekilde ağır metal düzeyi düşük balıkları haftada 2-3 porsiyon tüketmeleri tavsiye edilir. 1 porsiyon yaklaşık bir avuç içi kadardır. Yapılan çalışmalara göre doğru şekilde pişirilen balıklar kalp sağlığını koruyucu etki gösterirken; kızartılarak pişirilen balıklarda kanserojen bileşiklerin oluşabildiği, meydana gelen trans yağ asitlerinin kalp ve damar hastalıkları riskini artırıcı etki gösterdiği belirtiliyor. Bu sebeple fırında orta derece sıcaklıkta pişirme, buğulama yapmak gibi sağlıklı pişirme yöntemlerini seçmek önem taşıyor. Haberlerimizi InstagramFacebookTwitterTelegram hesaplarımızdan ve YouTube kanalımızdan takip edebilirsiniz.