Dünya romantizminin başkenti olan ve sokaklar yerine kanalizasyonları bulunan Venedik’i yönetenler, çevre kirliliğine neden olmamak için kentin kanalizasyon sorununu çözmek adına çok kafa yorup, sağlıklı projeler üretmeleriyle de anılıyorlar.

BİRBİRİNE KÖPRÜLERLE BAĞLI 118 ADA

Kimi zaman Venedik için, “İdrar ve dışkı kokusu var” şeklinde karalamalar yapılsa da dünyaca ünlü kentin böyle bir sorunu yok. Venedik, Avrupa standartlarına göre oldukça büyük bir şehir ve kentte 260 binden fazla insan yaşıyor. Ancak, sadece bir kısmı kara kısmında yaşarken, geri kalanı şehri bu kadar ünlü kılan ve birbirine köprülerle bağlı olan 118 adada hayatını sürdürüyor.

DİĞER ŞEHİRLERE BENZEMEYEN BİR YÖNTEM

Böylesine farklı bir coğrafyada bulunan kentin kanalizasyon sistemi elbette diğer şehirlerle aynı olamazdı. Boru döşemek için binlerce tesisatçı dalgıç birkaç yıl boyunca çalışmak zorunda kalacak ve derin kanalların dibinde toprağı kazmak için çabalamaları gerekecekti! Böyle bir girişim ve kanalların arasındaki kente boruların döşenmesi dünyanın özenerek baktığı bu kentin imajına büyük bir zarar verecekti.

ATIKLAR DOĞRUDAN KANALLARA DÖKÜLÜYORDU

Peki kenti yönetenler kanalizasyon sorununu çözmek için nasıl bir yöntem buldular? Önce geçmiş dönemlere bakalım; Yüzyıllar boyunca, bu görkemli şehirde kanalizasyon sistemi basitçe yoktu. Evet, sakinler o dönemde atıkları doğrudan kanallara dökmek zorunda kaldılar. Neyse ki, doğanın kendisi bu karmaşıklıkla başa çıkmalarına yardımcı oldu. Gerçek şu ki, günde dört kez su seviyesi burada değişiyordu. İki yüksek gelgit ve iki düşük gelgit, saat yönünde gerçekleşiyordu. Bu sayede düşük gelgitte, su, tüm kanalizasyonla birlikte açık denize gidiyor ve birkaç saat sonra herhangi bir kirlilik olmadan taze deniz suyu geliyordu.

570 KİLOMETRELİK LAGÜNE TAŞINDI

Tüm kanalizasyon, yaklaşık 10 kilometre genişliğinde ve neredeyse 57 kilometre uzunluğunda çok iyi bir boyuta sahip olan Venedik lagününe taşındı. Tabii ki, yaklaşık 570 kilometrekarelik bir alan için, günde onlarca ton insan atığı herhangi bir sorun oluşturmadı. Buna ek olarak, bölgedeki deniz canlıları, bu atıkların getirdiği mikroorganizmalar ile beslenerek bol miktarda üreme imkanı buldu. Böylece, Venedikliler yüzyıllar boyunca bir taşla iki kuş vurdular. Hem kanalizasyondan kurtuldular hem de denizden bolca tutulan balıklarla beslendiler.

BİLİM VE TEKNOLOJİYİ KULLANDILAR

Şimdi de şu sorunun cevabına bakalım; "Bugün Venedik'teki kanalizasyon sistemi nasıl?" Bu güzel, böyle romantik bir şehrin sakinleri yüzyıllar önce hala aynı şekilde mi yaşıyor ve kanalizasyonu açık kanallara mı döküyor? Elbette böyle bir durum söz konusu değil.. O zamandan beri çok uzun yıllar geçti, bilim ve teknoloji önemli ölçüde ilerledi, bu da kanalizasyonun şehirden çıkarılması sorununun tamamen çözülmesini sağladı.

GELGİTLER SAYESİNDE AÇIĞA GİDİYOR

Peki, bugün Venedik'teki kanalizasyon sistemi nasıl? Her evde bir septik tank kuruldu. Bu tanklarda atıklar özel filtrelerden geçerek sıvı ve katıya ayrılıyor ve ayrı tanklarda biriktiriliyor. Sonuç olarak, nispeten saflaştırılmış atıklar, daha önce olduğu gibi kanallara boşaltılıyor ancak gelgitler sayesinde çevre kirliliğine neden olmuyor. Ancak bu kadarla da kalınmadı ve kanalizasyonun giderilmesini hızlandırmak için, şehir genelinde çok daha güçlü bir akım sağlayan üç yapay kanal düzenlendi. Gelgitler daha da yoğunlaştı, şehirde akımdan etkilenmeyen tek bir köşe kalmadı.

ÖZEL VİDANJÖR TEKNELER YAPILDI

Katı atık septik tanklarda birikiyor ve sonrasında sistem devreye giriyor. Karada ise, bu sorun kamyonlarla çözülüyor. Neredeyse hiç yolun olmadığı, ancak yeterli kanalın olduğu bir şehirde ise bu görevi tekneler yapıyor. En son teknolojiyle donatılmış özel olarak tasarlanmış gemiler, septik tanklarda biriken kanalizasyonları hızla dışarı pompalıyor. Elbette bu çalışmalar yüklü bir bütçeyi gerektiriyor, ancak İtalya ve Venedik’in yöneticileri bu giderleri hiç de önemsemiyorlar. Bölgede hiçbir kokunun olmaması da serin bir esintinin kent üzerindeki tüm olumsuzlukları alıp götürmesine bağlanıyor.