Antalya haber... KONYSİAD 15. çevrimiçi toplantı konuğu Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu oldu. [caption id="attachment_429002" align="alignnone" width="646"] Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu[/caption] Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, " Akdeniz Suları Değişiyor, yeniden dizayn oluyor"  dedi. Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu toplantıya Akdeniz'de bulunan zehirli balıkları ve insan vücudundaki etkilerini anlatarak başladı. Balıkların türlerine göre olan etkilerinden kurtulabileceğimiz pratik yönleri de paylaşarak, tek sorunun balon balığı değil, diğer bazı dikenli balık türlerinin de olduğunu belirtti. Prof. Dr. Gökoğlu güneydoğudan körfezden gelen yeni balık türleriyle, Akdeniz sularının yeniden dizayn olduğunu söyleyip " Artık Balon balığı kıyılarımızdan kolay kolay gitmeyecektir, buna alışmamız gerekir. Ayrıca yeni, okyanus balıkları da körfezden bizim sularımıza karışacaktır." dedi.

AKDENİZ MARMARA GİBİ KAPALI DENİZ DEĞİL

Prof. Dr. Gökoğlu konuşmanın devamında, Boğaçayı ve Düden'deki çalışmalarını da tamamlayıp gerekli birimlere önerilerini sunduklarını anlattı. "Düden'e 4 yıl önce dalış yaptığımızda halen balıklar vardı, canlılık devam ediyordu. Oysa şimdi balıkları göremiyoruz ve resifler kararmış durumda.  Buraların acilen müdahaleye ihtiyacı var." dedi. Ayrıca deniz kirlilikleriyle ilgili bir soruya istinaden  Akdeniz'in, Marmara Denizi gibi kapalı bir koy olamamasından dolayı daha şanslı olduğunu da belirtti. [caption id="attachment_429011" align="alignnone" width="646"] Boğaçayı[/caption]

BOĞAÇAYI MARMARA DENİZİNİN BİR BENZERİ

Öte yandan Antalya’da Toros Dağlarının karstik yapısından gelen suların Konyaaltı Sahili'yle birleşip Akdeniz'e döküldüğü Boğaçayı, yosunla kaplandı. Akdeniz Üniversitesi'nden (AÜ) Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, yosunlaşma nedeniyle oluşan kötü koku ve görüntüye dikkat çekerek, "Marmara'da altta Akdeniz'in suyu, üstte Karadeniz'in suyu vardır. Benzer bir oluşum da burada meydana geliyor. Dolayısıyla alttaki tuzlu su, tatlı suda yetişen yosunlarla buluştuğunda çürüme başlıyor" dedi.

TARIM ALANLARINDAN GÜBRELERİ GETİRİYOR

AÜ Su Ürünleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, Boğaçayı'na gelen suyun, çevredeki tarım alanlarından bırakılan gübrelerle karıştığını, bu nedenle yosunlaşma oluştuğunu aktardı. Sıcak havanın etkisiyle suyun ısınmasıyla birlikte yosunlaşmanın arttığını belirten Prof. Dr. Gökoğlu, deniz suyunun bu alanla karışarak yosunlarda çürüme oluştuğunu anlattı. Çürüyen yosunların hem kötü görüntü hem de kötü kokuya neden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, bu alanın sık sık temizlenmesi ve su sirkülasyonunun sağlanmasının önemli olduğunu söyledi.

'ADETA MARMARA’NIN DURUMUNU OLUŞTURUR'

Çevrede bulunan arazilerde genellikle narenciye ve sebze yetiştiğini belirten Prof. Dr. Gökoğlu, bu bitkiler için gübre atıldığını, Torosların karstiklerinden Boğaçayı'na ulaşan suların da gübreli olduğunu aktardı. Gübreli suların Boğaçayı'nda bir besin oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, besine bağlı olarak güneşin etkisiyle suyun ısınarak yosunlaşmanın arttığını anlattı. Prof. Dr. Gökoğlu, "Su sıcaklığının arttığı zamanlarda yosunlaşma artıyor. Sonbahara doğru, ağustostan sonra yosunlaşma oranı düşecek. Nedeni ise yüksek su sıcaklığı bu kez tersine bir sistemi çalıştıracak. Ayrıca Boğaçayı, deniz seviyesinden düşük. Denizden giren su yoğunluğu fazla olan sularda, altta bir tabaka oluşur. Adeta Marmara Denizi'nin durumunu oluşturur. Marmara'da altta Akdeniz'in suyu, üstte Karadeniz'in suyu vardır. Benzer bir oluşum da burada meydana geliyor. Dolayısıyla alttaki tuzlu su tatlı suda yetişen yosunlarla buluştuğunda çürüme başlıyor. Çürüme, kesik bir çürük yumurta kokusu gibi kötü bir koku meydana getiriyor. Koyu siyah bir organik atık oluşuyor. Bu organik çürümeden dolayı tabanda siyah, çürük kokulu bir balçık zemin meydana geliyor" diye konuştu. Boğaçayı’nda su sirkülasyonunun sağlanması gerekiyor” diye konuştu.

ALANYA’DA KİRLİLİK VE KIYI EROZYONU

Antalya’nın çevre sorunları Boğaçayı ve Düden ile bitmiyor. Alanya ilçesinde arıtma tesislerinin verimli çalışmaması nedeniyle akarsulardan gelen kimyasal ve atıklar denizle buluşuyor. [caption id="attachment_429012" align="alignnone" width="646"] MYGazete'nin konu hakkında yayınlanan haberi[/caption] Öte yandan Alanya kıyı erozyonu sorunuyla karşı karşıya. Dim Çayı’na kurulan HES’ler nedeniyle sahile kum taşıyan suyun azalması sonucu ilçenin bazı sahil kesimlerindeki plajlar küçülüyor. Alanya sahillerinde yapılan tekne turlarının mağaralara aşırı yaklaşması nedeniyle bin yıllardır bu bölgelerde yaşayan fok balıkları ya bölgeyi terk ediyor ya da aşırı korku nedeniyle yavrularını sahipsiz bırakabiliyor. [caption id="attachment_429015" align="alignnone" width="646"] Dim Çayı'nda 2. hes şoku haberinin görseli[/caption]

MERMER VE TAŞ OCAKLARI TARIMI VURUYOR

Turizm cenneti Antalya’nın karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri de mermer ve taş ocakları. Kentin Finike ve Korkuteli gibi çok sayıda batı ve kuzey ilçesinde açılan mermer ocakları büyük doğa tahribatı yaratıyor. Bu ilçelerin su havzaları üzerine kurulan taş ve mermer ocakları içme ve sulama sularının birikimini önleyip, güzergahını değiştirerek büyük çevre sorunlarına yol açıyor. Bu bölgelerde tarım da büyük tehdit altında. Yaş sebze, meyve ve tahıl üretimi yapılan, hayvancılıkla geçinen Toroslar'daki bu ilçelerde açılan taş ve mermer ocakları, ekinlere ve diğer ürünlerin üzerine toz yağdırarak verim kaybına ve tarım sektörünün ağır hasar yaşamasına neden oluyor. Bu bölgelerde ruhsat alan işadamları kazanç sağlarken, yöre köylüleri ve ilçe sakinleri çok büyük zararlar görüyor.

BETONLAŞMA VE KAÇAK YAPI SORUNU

Antalya ve ilçelerinde verimli tarım alanlarının imara açılmasının yanı sıra Kaş gibi turistik ilçelerde kaçak yapılan villa ve tesisler her türlü mücadeleye karşın varlığını sürdürüyor. İlçe belediyeleri zorlukla aldıkları yıkım kararlarını çeşitli nedenlerle uygulayamıyor. Bu nedenlerin arasında, “Yıkım ihalelerine kimse katılmıyor” gibi garip gerekçeler de bulunuyor. Batı ilçelerindeki kaçak yapılaşma faaliyetlerinin içinde eski belediye başkanlarının bulunduğu yönündeki iddialar da buralarda yaşanan talanın ne kadar sistemli olduğu yönünde ipuçları veriyor. [caption id="attachment_429005" align="alignnone" width="646"] Kaş'taki kaçak villa[/caption]

DOĞADAKİ KİRLİLİK VE HAYVAN KATLİAMI

Bir toplumun medeniyet seviyesini ortaya koyan göstergelerden biri de hayvanlarla olan bağıdır. Bu bağın Antalya’nın bazı bölgelerinde çok zayıf olduğu, kimi insanlık dışı haberlerin yansımasıyla ortaya çıkıyor. Kimi belediyelerin, sınırları içindeki sokak köpeklerini dağlara bırakarak açlığa terk ettiği ve zehirleyerek öldürdüğü yolundaki iddialar yürekleri yakıyor. Barınak yapmak ve sokak hayvanlarını rehabilite etmek yerine bu hayvanları öldürmek veya ölüme terk etmen yolunu seçen belediyelere kamuoyundan yüksek tonda tepki yükseliyor ancak bu haberlerin ardı arkası kesiliyor. Antalya’nın turistik ormanlarının ve deniz dibinin büyük bir kirlilikle karşı karşıya olması ise dünya turizminde söz sahibi olan bir kente hiç yakışmıyor. Sahildeki ilçelerin turist turlarına uygun ormanlarını gezen yabancı konuklar, ormanın içine atılmış plastik, çöp ve diğer kirlilik unsurlarının fotoğraflarını çekip, bu kötü durumu dünya kamuoyunun gözleri önüne serebiliyorlar.

ANTALYA’NIN İÇME SUYUNDAKİ BÜYÜK SORUN

Antalya’nın karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri de kentin içme suyunda yaşanan riskler. Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıklamalarda kent içme suyundaki arsenik oranının yüksekliği konusu kamuoyuna defalarca duyurulmuştu. Öte yandan kentin en önemli içme suyu kaynaklarından olan Kırkgöz Göleti’de kirliliğin pençesinde. Turizm kentine su sağlaması planlanan projelerden Karacaören’in kirlilik düzeyinin çok yüksek olması ise tepkilerin odağında. Bu sorun da geçtiğimiz günlerde TBMM’ye taşındı. [caption id="attachment_429006" align="alignnone" width="646"] Kırkgöz Göleti[/caption] Haberlerimizi InstagramFacebookTwitterTelegram hesaplarımızdan ve YouTube kanalımızdan takip edebilirsiniz.