Taaaaa çocukluğumdan beri benim de duyduğumu, Antalya’da hemen hemen orta yaş üstünde olanların çoğu bilirler… Nedir o?.. İki konu: Birincisi; Antalya’nın özellikle Cumhuriyet Meydanı-Kalekapısı ve Kışlahan’ın civarındaki birçok yerde toprağın altında eskilerin DEHLİZ diye adlandırdığı üstü kapalı, dar ve uzun geçitlerin olduğu… Niye yalan olsun ben Cumhuriyet Meydanı'nın yenilenmesi sırasında Büyük otel ile Postane binası arasında bu geçitleri gözlerimle gördüm ve yaşadım.. Gelelim ikincisi ve bizim asıl konumuza; Öncelikle gördüğüm kadarıyla Serik ve KONYAALTI bir başka ifadeyle MELTEM arazilerini ilgilendiren MİRAS DAVASI dosyaları birbirine karıştırılmamalı… Her ikisi ayrı ayrı konu içeriyor… Yani; Arap Süleyman ile Hacı Ömer kardeştirler… [caption id="attachment_638414" align="alignnone" width="640"] YIL 1985... HAZİNEYE AİT KONYAALTI SAHİLİ BOMBOŞ…[/caption] MELTEM davasıyla ilgili Hacı Ömer’in ilgisi ve miras hakkı bulunmamaktadır. . Hacı Ömer’in mal varlığına gelince;  Serik ve çevresindeki yerleşim alanları, Köyler ve bilhassa KUMKÖY’deki araziler, Zeynel Ağa, Hacı Ömer ve Serikli Süleyman’la ortak malları bulunmaktadır. Kısaca Serik ve Kumköy dosyasındaki Mirasçılarla MELTEM mirasçıları farklı farklı… Aynı değiller… Pekiii ya MELTEM dosyasındaki Mal sahipleri kimler: Hacı Bekir, Bakırcı YORGİ ve ARAP Süleyman ortaktır… Gelelim konuya… [caption id="attachment_638413" align="alignnone" width="640"] 1985 YILINDA UÇAKTAN ÇEKİLEN KONYAALTI SAHİLİ[/caption] 1972-1973 Yıllarında dillenmeye başlayan ASRIN DAVASI yani şu ünlü Osmanlı döneminden kalma bugünkü değerinin 15 milyar Dolar olduğu söylenen ve de ne yazık ki asırlardır bir türlü çözümlenemeyen miras meselesi… Antalya’da  o kadar çok “ARAP” lakaplı yaşayan vardı ki, hemen hemen her 10 kişiden birinin adının önüne “ARAP” bilmem ne takılırdı… Mesela… Arapsuyu’nda AS gazinosunu çalıştıran Süleyman, lakabı “ARAP SÜLEYMAN”dı..Toptancı Halde, Yukarı Pazar’da, Yenikapı’da “ARAP” lakabından geçilmezdi.. Dediğim gibi 1972-73 yıllarında bu Konyaaltı, Meltem ve Arapsuyu mirası ile ilgili duyumlarımız artmıştı… Tanıdığımız ve o dönemlerde Şarampol’deesnaflık yapanyapan“ARAP SÜLEYMAN” bize konuyu aktarmış aradan bir süre geçtikten sonra da Kalekapısı’ndaki ünlü bir lokantada çalışan “ARAP ŞABAN” vardı… Meğer“ARAP ŞABAN”  da şu “ASRIN DAVASI”nın mirasçılarındanmış!…. Bana bazı belgeler getirmişti… [caption id="attachment_638412" align="alignnone" width="640"] DÖNEMİN BELEDİYE BAŞKANI TONGUÇ İLE ANTALYA'NIN İMARINI TARTIŞMIŞTIK....[/caption] İlerleyen zamanlarda bazı kişilerin ellerinde Osmanlı tapusu bulunduğunu iddia ederek lakaplarının da “ARAP” olduğu ve soylarının oralardan geldiği orta atıyordu… İnanın bu tarz mirasçı olduğunu iddia edenlerin sayısı hayli çoktu… Bu miras işi yıllar geçtikçe giderek  basbayağı gündeme oturuyordu… Miraslarla ilgisi olmayan uyanıklar bu lakabı dedelerinden aldığını ve “ARAP SÜLEYMAN”ın torunu olduğunu iddia ediyor, hatta son zamanlarda  E-Devletteki Alt-Üst Soy Bilgisinden aldıkları çıktılar üzerinde oynamalar yaparak sahtecilikle miras peşinde koşuyordu… Kime inanacağımızı bilemiyorduk… Oysa ellerinde devletin belgeleri bulunan gerçek mirasçılar konuyu yargıya taşımıştı… Zaten Antalya’da inanılmaz bir tapu kargaşası yaşanıyordu… Ki bana göre hala sürüyor… Rivayet o ki “Antalya’da birçok mülkün tapuları yok”… Mesleğimiz gereği…Yazmamızı istedikleri için biz o tarihte konuya ilk kez tanık olduk.. Kim bilir belki daha önceki yıllarda da dillendirildi.. Adımlar atıldı… Bilemiyoruz!.... Konuyu her gazeteci gibi ben de  gazetelerimizde zaman zaman yazdım… Hatta, zamanın Belediye Başkanı Av. Selahattin TONGUÇ ile ASRIN DAVASI OLAYINI, başka konuların görüşülmesi için buluştuğumuzda bile dillendirmiştim… [caption id="attachment_638411" align="alignnone" width="640"] YİNE 1985 YILINDA UÇAKTAN ÇEKİLMİŞ HAZİNE ARAZİLERİ[/caption] TONGUÇ, gelişmeleri bekleyip görmek gerektiğini ancak Antalya’nın tek kelimeyle kangren olan “TAPU”sorunundan yakınıyordu… Bilinen başka bir gerçek de, Antalya’nın yarısından çoğu hazine arazileriydi… Yani Devletin tasarrufuna geçmişti… Tahminen 10-12  yıl sonra Antalya’nın bazı imar durumlarını görüşmek için Belediye eski Başkanı Av. Selahattin TONGUÇ ile tekrar bir araya geldik… Orada da yine “TAPU”sorunu masaya yatırıldı.. Hazine arazilerinin çok kısa zamanda imara açılması gerektiğine vurgu yapıldı… TONGUÇ, asla hayal peşinde koşmazdı… Hukukçu olduğundan her kararı ince eleyip sık dokurdu… Gerçekleri düşünür ve projeleri  o çizgide uygulardı..Tek derdi vardı… Antalya’yı çağdaş bir kente dönüştürmek… Bunda da müthiş başarılı olmuştu… Antalya’nın nefes almasını Cumhuriyet Meydanı ile Kalekapısı arasında kendi parti binasını bile yüreklice yıkmıştı… Tabi bu yıkımlar TONGUÇ’un parti taraftarlarınca da, tıpkı herkes gibi alkışlanmış ve memnunluk yaratmıştı..

(DEVAM YARIN)