1204 yılında, Haçlılar Konstantinopolis’i ele geçirdiklerinde şehri yağmalamış, birçok sanat eserini tahrip ederken, bazılarını da Avrupa’ya götürmüştü. Günümüzde Sultanahmet’te At Meydanı olarak bilinen Hipodromdaki dört at heykeli de götürülen bu eserler arasında yer alıyordu. Dördüncü Haçlı Seferlerinde ve Konstantinopolis’in ele geçirilmesinde büyük rol oynayan Venedik Doçu Enrico Dandolo, bu at heykellerini kendi şehri olan Venedik’e yollamış ve heykeller şehrin koruyucu azizi olan San Marco’ya adanmış olan kilisenin batı cephesindeki orta kapının üzerine yerleştirilmişti. San Marco Kilisesi’nin dış cephesi ilk yapıldığında sade bir görünüme sahipken, Venedik’in Konstantinopolis’e karşı kazandığı zaferin ardından heykeller, mozaikler, sütunlar ve mermer kaplamalarla zenginleştirilmişti.

Napolyon heykelleri Fransa’ya götürdü

Kilise cephesinin yeni görünümü, adeta Venedik’in Dördüncü Haçlı Seferleri ile Akdeniz’de kazandığı büyük gücü ilan etmekteydi. Kilisede Konstantinopolis’ten getirilen ganimetlerin kullanılmış olması, yeni görünümün 1204 zaferiyle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Bu ganimetlerden en ünlüsü Bronz Atlar’dır. 1797 yılında Napoleon Bonaparte’ın Campo Formio antlaşmasıyla Venedik’i Avusturya’ya vermesiyle, Fransızlar Venedik’i terk etmeden önce şehre ait pek çok eseri yanlarına alarak ülkelerine götürmüşlerdi. Dört at heykeli de bunların arasındaydı. Roma imparatorluk geleneğine hayran olan Napoleon’un isteğiyle dört at heykeli, Paris’teki Carrousel Zafer Takı’nın üzerine yerleştirilmişti. 1815 yılında Napoleon’un yenilgisini perçinleyen Viyana Antlaşmasıyla, at heykelleri Venedik’e geri verilerek San Marco Kilisesi’ndeki eski yerlerine konulmuştu.

Orjinallerini müzeye kaldırdılar

1975 yılında, kilise cephesine bu atların kopyaları yerleştirilmiş, orijinalleri ise doğal şartlardan korumak amacıyla Venedik San Marco Kilisesi içindeki Museo Marciano’ya taşınmıştır.

Yalnız heykeller değil, kutsal emanetler de gitti

Eski Roma’da dört atın çektiği arabalara ‘Quadriga’ denirdi ve dünya sanatının en güzel Quadriga atı örnekleri Bizans’ın, daha doğrusu Doğu Roma’nın başkenti İstanbul’un hipodromunda, yani bugünün Sultanahmed Meydanı’ndaydı. Miláttan Önce 4. yüzyılda yaşayan Yunanlı heykeltıraş Lisippos’un eseri olduklarına inanılan, bronzdan yapılmış olan ve her biri bir mermer sütun üzerinde yükselen dört at heykeli, meydanın güzelliğine güzellik katardı.

Heykeller, Dördüncü Haçlı Seferi’ne kadar, asırlarca Hipodrom’da kaldılar. Avrupa’dan kutsal topraklara, yani Filistin taraflarına gitme bahanesiyle kopan ama yollarda aç kalan Haçlı ordusu, o zamanın Konstantinopolis’ini 1204 Nisan’ında yağma etmekten çekinmedi.

Ateşe verilmiş elyazması kitapların dumanları gökyüzünü sararken, kiliselerde altından yapılmış tek bir haç bile kalmamacasına, herşey talan edildi. Şehir yeni kurulan ‘Latin İmparatorluğu’nun başkenti oldu ve İstanbul’un üzerine çöken bu kabus tam 57 sene devam etti. Bizans İmparatoru Sekizinci Mihail Paleolog, şehri 1261’de geri aldığı zaman baştan aşağı yağmalanmış bir Konstantinopolis ile karşılaştı. Haçlılar ne varsa toparlayıp götürmüşlerdi. Hipodrom’daki heykeller, Hristiyan azizlerinin kemikleri ve Hazreti İsa’ya ait olduğuna inanılan ve bugün Torino’da olan kefen de gidenler arasındaydı.