Kent masalları : Çankırı
Her kentin bir hikayesi vardır. Kentlerin geçmişini, bilinmeyenlerini anlatan MYGazete.com'un yeni yazı dizisi Kent Masalları'nda bu kez Çankırı var. Çankırı'nın hikayesi Nizamettin Özmen'in kaleminden MYGazete.com okurlarıyla buluşuyor.
Takvimler 2015 yılının Ekim ayını ilk günlerini gösterirken vardığım Çankırı’da tam bir ay kaldım. İşim gereği merkezi dört döndüm, tüm ilçelere en az 2 kez gittim. Hatta önemli köylere de. Ilgaz’ın bir köyünde, evin avlusunda bakır çanakta yenilen manda yoğurdunun doğallığında bi masal anlatmaya çalıştım.
Hadi küçük bir geziye çıkalım sizinle. Yine coğrafyanın biraz uzağına, İç Anadolu’ya. Bir kez daha Çankırı’ya gidelim. Geçen sefer Ilgaz’daydık. Bu kez merkezdeyiz. Albümü oluştururken neye mi dikkat ettim? Bende bıraktığı etkiye baktım. Eğer Buse de uygun görürse mesela dağ başında bir uçak fotoğrafı var. Evet havalimanı olmayan ilde uçak. Hem de bir tepenin yamacında. Eski bir uçak kütüphane olarak tasarlanmış. “Her gelen bakan, milletvekili hatta Başbakan, hatta Cumhurbaşkanı. Kim kaç kez geldiyse buranın açılışını yapar” dediklerinde gülmüştüm. Ben Çankırı’dan döndükten sonra da yaygın basında “açılış” haberini okuyunca kopmuştum. Sırf bu yüzden burada.
Tarihi özelliği bulunan bir ev, önünde yine tarihi bir çeşme(Tabii ki kuru)... Çankırı’daki 2. Sabahımda çıktığım turda kaydettiğim fotoğraf. Bi imzam olsun dedim, gölgemin peşinden yürüdüğüm sokakların anısına. O sabah, o eski mahallede bir simit fırını bulmuştum. Adı Özüm’dü. Burun direğim sızlamıştı, o yok.
Gördüğüm en güzel Şemsiyeli Sokak Çankırı’daydı. Sokağın adı “Alparslan Türkeş. Ülkü Ocakları da burada. Ee bizim ülkücüler de hak eder romantizmi değil mi Eren Yılmaz. Sokağın hemen başında Kent Müzesi var. Bölgede ciddi bir fosil potansiyeli var. Anadolu’nun tarih ezberini bozan. Bahçesinde devasa küpler var. İçerideki Pars fotoğrafı ile milyon yıllık kemiğin sergilewdiği bütünlüğü unutmak da mümkün değil.
Bu arada kimse Sarımsaklı Yahni’yi es geçeceğimi, Eldivan Çöreğini görmezden geleceğimi düşünmesin. Ama tadına doyamadığım bir “Saçak Mantar” var ki... Özellikle Ilgaz ilçesinde bulunan, ama il merkezinin pazarında da bulunan o nefis lezzet. Bu arada turizme kazandıramadığımız tuz mağaralarından söz etmeyeceğim.
Evet…. Tam bir ay kaldım Çankırı'da. Taş Mescid, Karatekin Üniversitesi, kendi halinde, biraz Anadolu, biraz Ankara havasındaki insanlar, Kızılırmak deltasının kuşları tarafından ziyaret edilen bir şehir. Çanak gibi bir coğrafya. Kızılırmak’ı besleyen derelerden biri şehrin bir ucundan girip diğer ucundan çıkıyor.
Tepenin bir yerinde “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazıyormuş, yakın tarihte silinmiş. Bu arada Çankırı’da Un ve Makarna fabrikaları vardı. Öğrendim ki Çankırı’nın en etkili meslek odalarından biri de Zahiriyeciler Odası’ymış. Ziyaretlerine gitmiştik. Adamlar o kadar mütevaziydi ki bi an bizim buralarda aylık olağan toplantı için yurt dışına giden oda yöneticilerin fiyakası geldi gözümün önüne.
Yazıyı kısa tutacağım. Daha büyük ve gösterişli fotoğraflar olsun diye. Haa. Heybemizde bol miktarda fotoğraf var. Kimbilir belki her ilçesine bi masal yazarız Çankırı’nın. Sahi Çankırı hakkında ansiklopedik bilgi de verelim mi?
Yorumlar