Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi üyesi, orman yüksek mühendisi ve ağaç ıslahı uzmanı Rumi Sabuncu, Türkiye’de belediyelerin genel olarak bir “ağaç budayamama” sorunu olduğunu ve bu konuda bir eğitime ihtiyaç duyulduğunu öne sürerek, budama ağaçların sağlığı için yapılır, amacı budur ancak kent peyzajında biz ağaçların fotosentez yapamayacak kadar budandığını görüyoruz. Ağacın fotosenteze devam edebilmesi için üçte birinin budanması gerekirken biz üçte ikisinden fazlasının budandığını görüyoruz. Bu ağaçların ölümüne sebep oluyor. Budamanın konuyu bilen bir teknik uzman denetiminde yapılması gerekir ” diyor.Antalya’nın yeterli yeşil alana sahip olmadığını belirten Peyzaj Yüksek Mimarı Bensu Cüce de kötü budamanın da bu yeşil alana zarar verdiğine çekiyor. Budamanın bitki istekleri, işlev ve estetik kaygı beraber düşünülerek yapılması gerekirken ağacın kimliğine tamamen zıt budamaların yapıldığını söylüyor. Cüce “Bitki kaldırıma dikiliyorsa taç yükseltilmeli, bitki dikenli olmamalı. Bitki refüj ve parkın köşesindeyse taç yükseltme budaması yapmaya gerek yok. Boylu, ağaç grubundaki ağaca onun kimyası dışında müdahale edince kimliksiz alanlar oluşuyor. Bunun adına budama denilemez”diyor.
“KAMUSAL AĞACA ÖZEL ALANDAKİ AĞACA GÖSTERİLEN ÖZEN GÖSTERİLMİYOR''
Cüce “Antalya’da peyzaj işçilerinin, belediye işçilerinin sıcakta işi zor. İşçiler amirleri ne diyorsa onu yapıyorlar. Teknik kadronun doğru yönlendirmesi gerekiyor. Az sayıda personel var, müdahale edilmesi gerekense çok yer var. Siz bir yere müdahale ediyorsunuz, derin bir budama yapılıyor ki kısa vadede o ekip o ağaca uzun süre bir daha dönmesin. Bu ağacın doğru budanması için profesyonel bir teknik personele ihtiyaç var” diyorKonunun ekonomik nedenlerle ve maliyet nedeniyle de özen gösterilmediğini belirten Sabuncu “İnsanlar özel işlerinde böyle değil. Kendi meyve bahçesinde kendi budama yapmaz, en iyi budama yapan kişiyi bulur ve budamayı ona yaptırır, çünkü o bahçenin ekonomik değeri vardır ancak kamusal ortak alanlarda ağacın ekonomik değeri olmadığı için buna dikkat edilmiyor. Peyzaj olarak daha kötü budamalar olduğunu görüyoruz, bunun düzeltilmesi gerekiyor” diyor. Belediyenin maliyet endişesi sonucu budamaların yanlış olması konusundaysa Sabuncu “Maliyeti düşünülüyorsa, bizim Türkiye Ormancılar Derneği, Ziraat Mühendisi Odası belediyeye bu konuda yardımcı olabilir. İletişim kurulursa bu işler minimum maliyetle çözülebilir” önerisini sunuyor.
“AĞAÇ İTHALİ ANTALYA İÇİN AYIPTIR''
Yurtdışından ağaç getirip Antalya’ya dikmenin ayıp olduğu yorumunu yapan Sabuncu “3 bin farklı bitki türünün doğal olarak yaşadığı Antalya’da İtalya ve Mısır’dan servi ve palmiye ithal edildi. Servinin ana vatanı Antalya. Dünyadaki nadir gen merkezlerinden biri. Buradan İtalya’ya fidan ve tohum gidiyor oradan bize geliyor. Bu kadar farklı türün burada gelişmesine rağmen ithal edilmesini anlamış değiliz” diyor.
“PALMİYE AĞACI BU KENTE İHANETTİR''
Cüce ise artık Antalya’nın simgesi haline gelen Palmiye ağacı ile ilgili “Palmiye bu şehre yapılmış en büyük ihanettir. Palmiye ağacı Antalya’ya getirildikten sonra bu kente pek çok hastalık, çok büyük böcekler geldi. Başka ağaçlara da bu hastalıklar sıçradı. Palmiye ağacı gölge ihtiyacını karşılamıyor. Kent içinde bir belediye olarak refüjde kaldırımda kullanmak kente ihanet. Antalya’da 40 dereceyi geçen sıcaklıklarda öğle vaktinde yürüyen vatandaş yoktur. Yürüyene de bir gölge, bir konfor sağlayacak ağacı koymak gerekir daha fazla gölge yapsın. Palmiye ağacı bu ağaç değil. Özel alana, evin bahçesine anıt ağaç olarak kullanılabilir, tasarım amaçlı olarak. Çok farklı boyda hoş türleri vardır ama kamusal alan için uygun değildir. Bunun yerine gölge veren zeytin, sığla ve çınara sabırla yönlenmek daha doğru olur . İlla gölge verecek ithal ağaç olacaksa Benjamin çok daha uygun. Özellikle doğu batı aksı yollarda trafik güvenliği açısından şoförlerin yol görüşü için yola gölge yapan bu ağaçlar dikilebilir” diyor.
KURAKLIK NEDENİYLE BAZI AĞAÇ TÜRLERİN DİKİLMESİ YASAKLANABİLİR
Antalya’nın yağış azlığı nedeniyle su kaynaklarının azaldığına dikkat çeken Sabuncu “Küresel ısınma etkisiyle kent peyzajlarında daha az su tüketen bitkiler kullanılmalı. 1100 mililitreden 400 mililitreye düştü Antalya’daki yıllık yağış. Peyzajda kuraklığa dayalı, az su isteyen bitkiler kullanmalı” diyor. Sabuncu, Okaliptüs ağacı gibi fazla su tüketen ağaçların dikilmesinin uygun olmadığını belirterek, bu gibi aşırı su tüketen ağaçların dikilmesinin yasaklanma yoluna gidilebileceğini söylüyor. Sabuncu, kuraklığa karşı şehir bitkilerinin düzenlenmesi konusunda, Ziraat Mühendisleri Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Orman Mühendisleri Odası ve belediye ile bir konsorsiyum oluşturularak, kentin bitki örtüsünün geleceğinin planlanmasını öneriyor.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi