Antalya Haber... Dünyada ve Türkiye'de kanserle mücadelede yeni gelişmelerin masaya yatırıldığı Türk Tıbbi Onkoloji Derneği tarafından düzenlenen 12. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi, 23-27 Nisan 2025 tarihleri arasında Antalya'da gerçekleştirildi. Kongrenin son gününde düzenlenen basın toplantısında Kongre Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, Dernek Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Karabulut ve Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Aytuğ Üner, Prof. Dr. Mehmet Ali Nahit Şendur ve Doç. Dr. Gökşen İnanç İmamoğlu açıklamalarda bulundu.
Ev şartlarında kullanılabilen akıllı ilaçlar ve immünoterapiler sayesinde hastaların yaşam kalitelerinin bozulmadan tedaviye devam edebildiğini dile getiren Prof. Dr. Karadurmuş, "Hastalarımız için saç dökülmesi gibi görsel kaygılar bile bazen tedavi önceliğinin önüne geçebiliyor. Akıllı ilaçlar ve immünoterapiler, bu konuda büyük bir avantaj sağlıyor. En önemlisi ise, bu tedavilerle hastalarımız son 5 yıl içerisinde eskiye göre yüzde 16 daha uzun yaşıyor" dedi.Karadurmuş, immünoterapilerle vücudun kendi T lenfositlerinin, adeta birer jandarma gibi kansere karşı savaşta kullanıldığını belirterek, şu ifadelere yer verdi:
"Akciğer kanseri, böbrek kanseri, melanom ve bağırsak kanseri dahil olmak üzere 23 farklı kanser tipinde immünoterapilerle önemli başarılar elde ediyoruz. Ayrıca ağızdan alınan akıllı ilaçlar ve immünoterapilerin birlikte kullanılmasıyla kanserde direnç oluşumunu kırabiliyoruz."PARP inhibitörleri ile DNA'daki kırık mekanizmalarının tedavi edilebildiğini, kemoterapi ve akıllı ilaçların tek bir molekül üzerinde birleştiği konjugat tedavi yaklaşımlarının da gelecekte önemli bir yere sahip olacağını vurgulayan Karadurmuş, "Gelecek bugün şekillenmeye başladı. Bugünden itibaren bu gelişmelerin klinik pratiğimizin temel bir parçası haline geldiğini görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Erken teşhisin hayati önemde olduğuna işaret eden Prof. Dr. Üner, kadınlarda 40 yaşından itibaren mamografi ve ultrason taramalarının önemine değinerek, HPV virüsüne karşı geliştirilen aşıların çocukluk çağında hem kız hem erkek çocuklarına 12 yaşından itibaren yapılması gerektiğini vurguladı. Üner, ayrıca kadınların düzenli jinekolojik kontrollerle simir testlerini ihmal etmemesi gerektiğini de ifade etti.
"83 sözlü bildiri, 185 poster bildirisi sunuldu"
Kongre Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer, kongrenin bilimsel açıdan zengin bir içerikle tamamlandığını belirterek, "Kongremiz 23 Nisan'da başladı. İlk açılışımız kurslarla yapıldı. Yaklaşık bin 500 katılımcıyla bu kongreyi gerçekleştirdik. Üç ana salonda yapıldı. Toplantılarımızın tamamı 60 bilimsel oturumumuz oldu. 152 oturum başkanımız, 187 konuşmacımız vardı. Uluslararası işbirliklerin öne çıktığı bir toplantıydı. Avrupa Onkoloji Birliği (ESMO) ile birlikte bir iş birliğimiz var ve onlardan da bize oturumlarda konuşmacı desteği geldi. 6 tane uluslararası konuşmacımız var. Bilim dünyasının önemli isimlerinden Özlem Türeci de kongremize katıldı. İki paralel salonda toplam sekiz oturumda sözlü bildiriler ve tebliğler gerçekleştirildi. 83 sözlü bildiri, 185 poster bildirisi yapıldı. Bilimsel anlamda oldukça zengin bir içeriğe sahip bir organizasyon gerçekleştirmiş olduk" dedi."Yeni nesil tedavilerle yaşam kalitesi korunuyor"
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, kanser tedavisinde yaşanan gelişmelere dikkat çekti. Karadurmuş, "Kanser, erken evrede de olsa ileri evrede de olsa hepimizin aklına ilk olarak ölümü getiriyor. Bir anda hasta, ailesi ve yakın çevresi büyük bir maratona başlıyor. Biz sistemik tedavilerde artık çok daha ön plandayız. Kemoterapi, halk arasında korkulan bir tedavi olsa da biz medikal onkologlar için son derece önemli bir ajan. Hatta yeni akıllı ilaçlarla birlikte partnerlik yaparak tedavinin temel taşlarından biri olmaya devam ediyor" diye konuştu.Ev şartlarında kullanılabilen akıllı ilaçlar ve immünoterapiler sayesinde hastaların yaşam kalitelerinin bozulmadan tedaviye devam edebildiğini dile getiren Prof. Dr. Karadurmuş, "Hastalarımız için saç dökülmesi gibi görsel kaygılar bile bazen tedavi önceliğinin önüne geçebiliyor. Akıllı ilaçlar ve immünoterapiler, bu konuda büyük bir avantaj sağlıyor. En önemlisi ise, bu tedavilerle hastalarımız son 5 yıl içerisinde eskiye göre yüzde 16 daha uzun yaşıyor" dedi.Karadurmuş, immünoterapilerle vücudun kendi T lenfositlerinin, adeta birer jandarma gibi kansere karşı savaşta kullanıldığını belirterek, şu ifadelere yer verdi:
"Akciğer kanseri, böbrek kanseri, melanom ve bağırsak kanseri dahil olmak üzere 23 farklı kanser tipinde immünoterapilerle önemli başarılar elde ediyoruz. Ayrıca ağızdan alınan akıllı ilaçlar ve immünoterapilerin birlikte kullanılmasıyla kanserde direnç oluşumunu kırabiliyoruz."PARP inhibitörleri ile DNA'daki kırık mekanizmalarının tedavi edilebildiğini, kemoterapi ve akıllı ilaçların tek bir molekül üzerinde birleştiği konjugat tedavi yaklaşımlarının da gelecekte önemli bir yere sahip olacağını vurgulayan Karadurmuş, "Gelecek bugün şekillenmeye başladı. Bugünden itibaren bu gelişmelerin klinik pratiğimizin temel bir parçası haline geldiğini görüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Yapay zekâ onkolojide yeni bir dönemi başlatıyor"
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Karabulut, yapay zekâ teknolojisinin kanserle mücadelede sunduğu imkânları anlattı. Karabulut, "Yapay zekâ erken teşhis konusunda, MR ve PET gibi görüntüleme yöntemlerinde insan gözünden kaçabilecek detayları yakalayabiliyor. Meme taramaları, beyin tümörlerinin agresifliğinin tespit edilmesi gibi alanlarda etkin şekilde kullanıyoruz. Yakın gelecekte bireyselleştirilmiş tedavi modelleri oluşturabilecek yapay zekâ uygulamaları da mümkün olacak. Klinik araştırmalarda grupların özgünlüğünü korumak, randomizasyonu sağlamak ve veri güvenliğini artırmak için yapay zekâ destekli modellerden yararlanıyoruz. Yapay zeka sonuçta bir zekanın ürettiği bir veri topluluğu. Asla hekimin yerini alacak bir modelleme değil. Hekimin işini kolaylaştıracak, bizi ciddi anlamda asiste edecek bir yöntem. Biz onkolojide bunların faydalarını görmeye başladık. Kapımız sonuna kadar açık. Ama bir rol almak, rol değiştirmek değil, elimizi güçlendirmek amacıyla bu teknolojinin alanımıza girme hızını beğendik ama daha hızlı girmesini istiyoruz. Bu mesajı vermek istedim" dedi."Türkiye'de yıllık 163 bin 500 yeni kanser teşhisi konuluyor"
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aytuğ Üner, kanser vakalarının dünya genelinde artış göstermeye devam edeceğini belirtti. Üner, "2030 yılında dünya genelinde kanser vaka sayısının 25-30 milyon aralığında olacağı öngörülüyor. Türkiye'de ise yıllık 163 bin 500 yeni kanser teşhisi konuluyor. Bu artış trendi devam edecek" dedi.Erken teşhisin hayati önemde olduğuna işaret eden Prof. Dr. Üner, kadınlarda 40 yaşından itibaren mamografi ve ultrason taramalarının önemine değinerek, HPV virüsüne karşı geliştirilen aşıların çocukluk çağında hem kız hem erkek çocuklarına 12 yaşından itibaren yapılması gerektiğini vurguladı. Üner, ayrıca kadınların düzenli jinekolojik kontrollerle simir testlerini ihmal etmemesi gerektiğini de ifade etti.