Sessiz Katil

Avrupa ve Amerikada "silent killer" adıyla bilinir. Sinsidir, sessizdir, çoğu insan bu katilin kendisini takip ettiğini yıllarca farketmez, çoğu insan ise farkettiğinde katil artık işini bitirmiştir. Üstelik aynı katil anne veya babanızı da öldürmüş ve sıra size gelmiş olabilir. Bu katilm her yıl tüm dünyada milyonlarca insanı öldürür, ama kendisi yakalanıp hapse atılamaz. Ve o, sürekli yeni kurbanlar aramaya devam eder.

Bu sessiz katili hepiniz tanıyorsunuz, üstelik çoğunuz onunla beraber yaşıyorsunuz. Birlikte yaşadığınızın belki farkında, belki de değilsiniz. Kendisiyle sizi tanıştırayım;

Adı: HİPERTANSİYON. Sadece sinsi değil aynı zamanda seri katildir hipertansiyon. Yüzde 90´ı genetiktir, anne veya babanızda varsa sizde 35-40 yaşlarında ortaya çıkma ihtimali %40´dır. Hem anne hem babada varsa %80 sizde de oluşacaktır.

Hipertansiyonların sadece %10´unda genetik dışı nedenler saptanır, bunlar böbrek üstü bezlerinin aşırı çalışması, böbrek damarında daralma, tiroid hastalıkları, kalp veya böbreği tutan hastalıklar olabilir. Sebebini bulduklarımız tedavi edilebilirdir, ama bunlar genelde genç yaşlarda ortaya çıkarlar ve görülme oranları düşüktür. Bizim asıl katilimiz, yaş ilerledikçe toplumda %30-40 insanı etkileyen  esansiyel hipertansiyondur.

Bazen tesadüfen bir ölçümde saptanır, bazen başağrısı, ense kökü ağrısı yapar ama genelde belirti vermez. Eğer ailenizde tansiyon hastaları varsa, 35-40´lı yaşlarda mutlaka arada ölçüm yaptırmalısınız. Hipertansiyon için tanı, büyük tansiyonun 140 mmHg  ve küçük tansiyonun 90 mmHg  üzerinde olmasıdır. 130/80 ile 140/90 arası değerler sınır değerlerdir. Bu ara gruptakiler tuz kısıtlamalıdır. İdeal tansiyon 120/80´dir. Eğer devamlı 140/90 üzerinde ise tuz kısıtlaması yanında ilaç tedavisi de başlanır. Katilden korunmanın tek yolu ömür boyunca ilaç kullanarak tansiyonu 130/80 ve altında tutmaktır.

Bazı süperzekalılar ilaç bağımlılık yapar diye ilacı keser, o zaman da tansiyon bağımlılık yapar esas o sizi keser! İlaçla düzene giren tansiyon adı üstünde ilaçla kontrol edilir ve ilaç kesildi mi yeniden tansiyon yükselir. Çünkü ilacın etkisi bir gündür. İlacı her gün almanız gerekir. Bazen zamanla tek ilaç yetmez iki, üç, hatta dört ilaçla ancak tansiyonu kontrol edebiliriz. Tansiyon hastaları 3 ayda bir kontrole gelmelidir. Kilolu iseniz her 10 kg vermeyle tansiyonda 10 mmHg düşüş sağlanır. Tuzlu yerseniz ilaçtan fayda göremezsiniz.

Peki, aman ya bana bişey olmaz, tuzumu da yerim, ilaçta içmem, turşuyu da götürürüm, zaten bir rahatsızlık vermiyor dediniz, doktora da gitmediniz. Neler olabilir? Biz bunlara "hedef organ hasarı" deriz. Katiller silahı belli hedeflere nişan alır ve oradan vurur. Bu hedefler; beyin, kalp, böbrekler, ana damarlar ve gözlerdir. Örneğin tek bir vuruş beyin kanaması ve felç veya ölüm demektir. Veya ana damar yırtılmasıyla vurur, veya kalp ve böbrek iflasıyla veya körlükle vurur. Ama mutlaka vurur.

Son olarak sarımsak, sirke, maydanoz, limon gibi saçma sapan şeylerle tansiyon düşürmeye çalışmayın. Bunlar asla ilaçların yerini tutmaz ve sizi korumaz. Gazete ve TV´lerde şunlar tansiyonu düşürüyor diyenlere bakıp ilaçlarınızı keserek böyle şeylere başlamayın. Bu programların adı sağlık programı olsa da kendileri sağlığa zararlıdır. Günümüzde ne yazık ki insan sağlığı,  magazin programları seviyesine düşmüştür. Önüne otu çöpü dolduranlar, bunların faydalarını saymak yerine evlilik programı falan yapsalar daha uygun olur. Ömrü okumakla geçen bir hekime gitmekten daha mı ucuzdur insan sağlığı? Modern tıbbın alternatifi yine modern tıpdır. Alternatif tıp ot, bitki vs denilen şeyler koca bir yalandır.

Neticede hipertansiyon denilen sessiz katilden korunmak için doktor takibi ve  tedavisi ömrünüzü uzatır, organlarınızı korur. Bilinçsizlik kör ve sakat bırakır, bilinçli yaşam ise çağdaş insana yakışandır...