Bilmek Lanetlenmek Midir ?

01.01.1970 00:00

Okuduğunuz ve işte hayatımı değiştiren kitap bu! dediğiniz oldu mu? diye sorulsa çoğumuz bir an öyle kalakalırdık. Ondört yaşımdan beri aralıksız kitap…

Okuduğunuz ve işte hayatımı değiştiren kitap bu! dediğiniz oldu mu? diye sorulsa çoğumuz bir an öyle kalakalırdık. Ondört yaşımdan beri aralıksız kitap okurum, Polatlı Lisesi´nin yanıbaşında ilçe kütüphanesi vardı ve içinde okunmayı bekleyen binlerce kitap. Ortaokul ve lise dönemimde hayattaki en büyük hazinem orasıydı. Harçlığı ancak bir simit ve çaya yeten biri için en büyük hediye! bedavaya girer, oradaki sükunet ortamında saatlerin nasıl geçtiğini anlamazdım. İstediğim her kitabı bir haftalığına verirlerdi ve kütüphane görevlisi hep zamanında geri getirdiğim için ve sürekli orda olduğum için beni sever, güvenir, üstüne bir de sıcacık çay ikram ederdi. Şimdi kırksekiz yaşında ve hala kitaplara devam eden biri olarak, bana hangisi hayatını değiştirdi? derseniz, şu kitaptı demek öyle saçma olur ki! Çünkü cevap şu kitap demek değildir, kitapların yazarlarıdır cevap. 

Kimine göre okudukça artan bakış açın seni iyi bir insan yapar. Kimine göre ise okumak lanetlenmektir. Eğer birçok alanda okursanız bu zannımca olumludur, eğer tek bir alana ve ideolojiye saplanıp okursanız, evet bu lanetlenmektir, beynini hapsetmektir. Sadece cinayet veya polisiye okumak neye yarar mesela, veya sadece uzaylılarla ilgili okumak. Kütüphanede gördüğüm sınıflandırma sistemi müthişti. Tarih, felsefe, dünya klasikleri, teoloji, bilim kitapları, Türk edebiyatı, şiir kitapları, biyoloji, her bir koridor bir alana ayrılmıştı. Belki merak hissime hitap etmediği için şiir ve aşk kitapları çok okumadım. Diğer tüm koridorlardan yüzlercesine habire dalıp çıkardım. 

Alanına göre her birinden beni etkileyen kitaplar illaki olmuştur, şunu biliyorum insan beyni okunmamış bir hayatla geçerse ve gelişmezse gerçekten insan beyni sayılamaz, o gelişime ve değişime açıktır, her yeni bilgi veya bir roman karakteri beni eskisinden farklı bir noktaya taşıyabilir. Statik bir beyin felsefe veya dünyanın en büyük yazarlarını okumamış bir beyindir. İnsanın düşünsel, bilimsel veya hayalinde yarattığı edebi dünyalara girmek, insanlık ve evrenin tarihine uzanmak için bir mucizeye yani çok kıymetli bir organa sahibiz; bizi diğer canlılardan farklı kılan beyine. Bu şansı kullanmamak, her bilgiyi depolayan ve taşıyan kapasitesi belirsiz beyinlere sahipken gerçekten ona yazık etmektir.

Özellikle kitaplara bakarak cevap verirsek tabi çoğu değerli yazarı, filozofu veya bilim insanını atlarız ve onlara haksızlık olur. Ama koridorlardan etkilendiğimiz örnekler verebiliriz.

Mesela nefrolojide yani meslek alanımda Schrier derim, felsefede Russell derim, biyolojide Gould derim, fizikte Feynman derim, tarihte Eco derim, edebiyatta yine Eco, Garcia, Dostoyevski, Gorki, Auster, Sartre, Goethe, Homeros, ülkemizden Yaşar Kemal derim, sosyolojide Jared Diamond derim.  Teolojide Nursi derim, Augustinus derim. Sinemada "Bir zamanlar Anadolu´da" filmini yöneten Nuri Bilge Ceyhan derim. Mevlana Mesnevi hikayeleri ve Fountain masalları ne kadar güzeldir. 

Yazarın dünya görüşü ile aynı olmanız gerekmez, önyargı ve başkalarının öneri ve düşüncelerine kulak asmadan okumalı insan, Nursi okudu diye Nurcu, Das Kapital okudu diye komünist olunmaz, Kavgam okudu diye de Hitler faşisti olunmaz, herşeyin içindeki iyiye ve kötüye kendi karar verir insan. Onları ayıra ayıra zenginleşir. Sonra dersin ki, ideolojiler insanlara giydirilmiş deli gömlekleridir. Hepsinin bir kusuru vardır. Felsefeci Niethsce ruh hastası bir adamdı ama "Böyle Buyurdu Zerdüşt"ü yazdı. Dostoyevski kumar düşkünüydü ama "Suç ve Ceza"sını okumadan ölmemek lazım. 

Yaşın ilerleyip sen büyüdükçe ve düşünce dünyan evrenselleştikçe, hazineyi biriktirdikçe gördüğüm şey aslında giderek küçülürsün, egon ve maddi hırsların giderek azalır, her insanı ve canlıyı sever eşit sayarsın, büyükle büyük, küçükle küçük, yaşlıyla yaşlı olursun, hatta öyle küçülürsün ki karıncaya kazara bassan vicdanın sızlar. Kışın soğuğunda sokaktan gelen aç bir kedinin miyavlaması seni elinde bir yiyecekle ona koşturur. İnsanı şekillendiren şey arı misali her çiçekten bal almak. Güzellikleri biriktirmek. Hazine sahibi olmak başka birşey değil çünkü, insan olmanın hakkını vererek yaşarsın, suçsuz ve cezasız bir dünyayı hayal edersin ve ağlayarak geldiğin dünyadan gülerek ayrılmayı hakedersin...

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorum Yap

ŞANS OYUNLARI

On Numara
Şans Topu
Sayısal Loto
Süper Loto